Eğitim yönetimi; eğitim-öğretim faaliyetlerine ilişkin tüm süreci kapsayan fonksiyonel bir iştir. Yani sürece etkisi olabilecek tüm unsurların dikkate alınarak; planlama işiyle başlayıp, uygulama aşamasında koordinasyonu sağlayan, öğrenme organizasyonları sırasında ekiple çalışmayı önceleyen, değerlendirme aşamasında ürünlerin kalitesini kontrol eden dinamik bir mekanizmadan söz ediyoruz.

Bu mekanizma; bir eğitim örgütü olarak da tanımlanabilen okulu, faydalı ve etkili işletmek, geliştirmek, yaşayan bir organizma haline getirmekle yükümlüdür. Bu işlerin organizasyonu insan unsuruyla yapılmaktadır ve buradaki başrol oyuncusu, eğitim yöneticisidir. Eğitim yöneticisinin organizasyonuyla yürütülen işlerin başarısı, okulun-kurumun ya da örgütün başarısı olarak ortaya çıkar. Bu aynı zamanda, eğitim kurumu olan okulun entelektüel başarısına katkı sağlar.

Eğitim yönetimi diye adlandırılan ve süreçler zinciri olarak karşımıza çıkan faaliyet; yalnızca okulu yönetmek olarak düşünülmemeli. Eğitim öğretim faaliyetlerinin tüm süreçlerinden sorumlu olan yönetimin işi; yalnızca okul duvarlarıyla sınırlanmış alana dair bir faaliyet değildir. Formal ve informal olarak öğrencileri doğrudan ya da dolaylı etkileyen tüm bireyleri, diğer ilişkileri ve çevresel faktörleri de dikkate alan bir süreçtir.

Okul yönetimi bir bütündür. Bu nedenle yönetim, diğer paydaşlarla koordineli çalışmalıdır. Koordinasyonun temeli işbölümünden geçer. Koordine olarak yürütülen eğitim öğretim uygulamalarının amacı, öğrenci başarısı olarak ortaya çıkacak ürünün en üst düzeyini yakalamaktır.

Eğitim-öğretim çalışmaları; hizmet sektörü olarak bilinen ve tüm faaliyetleri doğrudan insanla ilgili olan bir süreçler zincirdir. Bu sürecin en önemli halkalarından biri, kuşkusuz öğretmendir. Gelişmiş dünya olarak adlandırılan ve eğitim sistemleri tüm dünyaya örnek gösterilen ülkelerde; eğitim öğretim işini yöneten yetkililer ve bu alanda çalışmalar yürüten akademik çevrelerin hemen tamamına yakını, eğitimde başarıyı sağlayan en önemli unsurun, öğretmenin niteliği olduğunda hemfikirdirler.

Öğretmenlik; mesleki formasyonun yanı sıra, genel kültürü ve öğrenmeye açık olmayı gerekli kılan bir disiplindir. Eğitim-öğretim sürecinin ayrılmaz ve en önemli unsurlarından olan öğretmen; öğrenme organizasyonu olarak adlandırılan eğitim öğretim faaliyetlerinin uygulama aşamasındaki dinamosu, öğrenen organizasyonun bir parçası olmak durumundadır.Bu yanıyla da, entelektüel gelişmişliği en üst düzeyde olmalıdır.

Burada asıl sorun, sınıfta öğrenciyle yüz yüze eğitim öğretim işini yürüten öğretmenin motivasyonunu üst düzeyde tutmaktır. Çok yönlü etkileyenleri olan bu süreç; kurum kültürü olarak adlandırılan ilişkilerde birlikteliği, işbölümüne dayalı yetkilendirilmeyi, yetkilere uygun sorumluluklar üstlenmeyi, sorumluluk üstlenenlerin yapılacakları zamanında ve gereği gibi yapmalarıyla istenen hedefe ulaşır.

Öğretmenlik, doğası gereği muhafazakarlığı (ailelerin en kıymetli varlıkları olan evlatlarının eğitiminden sorumlu olmaları ve önceliğin o çocukların sağlığının korunması olduğu gerçeği ve en donanımlı şekilde yetişmelerinin sorumluluğunu üstlenmiş olmaları…… gibi nedenlerle) bünyesinde barındırır. Öğrenci yaşı küçüldükçe, öğretmen muhafazakarlığı da o düzeyde artar. Küçük çocukların eğitimiyle sorumlu olanlarda, koruma ve kollama duygusu baskın olabilir. Bunun anlaşılır tarafı da vardır. Tüm dünyada muhafazakar meslek grubundan sayılan öğretmenlerin koordinasyonun kendine özgü zorlukları da vardır. Çünkü bu insanlar aynı zamanda duygularının baskısı altındadır.

Bu baskının en somut göstergesi, etkinlikler sonrası ortaya çıkan ürünün; veliler açısından memnuniyet, eğitimciler-eğitim yöneticileri açısından öğrenci başarısı olarak değerlendirilmesidir. Burada yönetimin sorumluluğu; bu başarıyı sağlamanın birinci ve vazgeçilmez ayağı, öğretmenin; bu baskıdan en az etkilenecek ve işini en iyi şekilde yapacak biçimde koordinasyonu sağlamak olmalıdır. Yönetimin bütünlüğünden kasıt; okul yönetimince, yetki karmaşasına yol açmadan işlerin en iyi biçimde yürütülmesini sağlayacak tanımların yapılması ve dayanışma içinde faaliyetlerin koordine edilmesidir.

Eğitimde amaç; bireyin tüm yönleriyle en üst düzeyde gelişmesi, kendini gerçekleştirmesi, yeni yeni kazanımlar elde etmesi, eleştirel bakış açısı kazanmasıdır. Eleştirel bakış açısının kazanılması, geliştirilmesi, kalıcılığının sağlanmasında en önemli faktör; okul ve okul eğitimleri sırasında, öğretmenin koordinasyonuyla yapılan faaliyetlerdir.

Eğitim yöneticisi; okulun tüm faaliyetleriyle ilgili iş ve işleyişten sorumludur. Bu sorumluluğun gereği; okulun eğitim hedeflerine ulaşması,çevrenin ve toplumun beklentilerinin karşılanması amacıyla yürütülen eğitim öğretim işlerini yönetir.Okulun; fiziksel ve sosyal imkânlarının en üst düzeye ulaşması, kurumsal işleyişine esas kalıcı değerlerin oluşması, kurumsal kültürünün kalıcılaşması, beklenen başarısının en üst düzeye çıkarılması ve çekim merkezi haline getirilmesi için gerekli organizasyonu yapar.

Ana hatlarıyla anlatmaya çalıştığımız bu durum; yönetimde profesyonelliği gerekli kılmaktadır. Okul bir bütündür. Eğitim-öğretim ve yönetim işleri birbirini destekleyen ilişkiler zinciri şeklinde organize edilmelidir. Okulların eğitim-öğretim açısından dışa dönük yüzü okul yönetimidir. Velilerin; çocuklarının okulunda yapılanları ya da yapılacakları, yani eğitim öğretim faaliyetlerinin neler olduğunu bilmeleri doğal haklarıdır. Kayıt görüşmesi ya da bilgi almak amacıyla okula gelen velilere bu etkinlikleri anlatmak okulun/okul yönetiminin görevidir.

Eğitim öğretim faaliyeti olarak yapılacakları eğitimci diliyle anlatmak daha inandırıcı olacaktır. Zira, eğitim öğretim işi, öğretmen aracılığıyla yapılan bir faaliyetler zinciridir ve konunun kendine özgü hassasiyetleri vardır. Sınıf içi eğitim öğretim faaliyetlerini bilen bir eğitim yöneticisinin velileri bilgilendirme sırasında söyledikleriyle, öğretmenlik uygulamalarında birliktelik, güven unsurunun ortaya çıkması ve kurum kültürünün gelişmesine yardımcı olacak, kalıcı değerler yaratacaktır.

Ali Ekber PEKŞEN

17 Şubat 2021 Bodrum