KURULUŞUNDAN GÜNÜMÜZE İLKSAN

Cumhuriyetin ilk yıllarında, İlköğretim hizmeti, Özel İdareler(Hususi İdareler) tarafından üstlenilmiş ve İlkokul öğretmenlerinin maaş, ücret ve diğer özlük hakları, genel bütçe dışında özel idareler eliyle yürütülmüştür.

Dönemin ağır ekonomik koşulları, genç Cumhuriyetin kısıtlı kaynakları nedeni ile Özel İdarelerin bütçelerinde bu giderleri karşılayacak yeterli kaynakların oluşamaması üzerine; öğretmenlerin terfi farkları, makam ücretleri, mesken ve teçhizat bedelleri ödenememiş dolayısı ile Özel İdarelerin üzerinde bir buçuk milyon lira borç yükü oluşmuş, öğretmenlere olan bu borçlar uzun bir dönem ödenememiştir.

Hasan Ali Yücel’in Milli Eğitim Bakanı, İsmail Hakkı Tonguç’un İlköğretim Genel Müdürü olduğu zaman; Özel İdarelerin öğretmenlere olan maaş ve ücret borçlarının tasfiyesi ve yine ilkokul öğretmenlerinin Sosyal Güvenlik ihtiyaçlarının temini maksadı ile 13.01.1943 tarihinde 4357 sayılıHususi İdarelerden Maaş Alan İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına, Terfi, Taltif ve Cezalandırılmalarına ve Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimai Yardım Sandığı İle Yapı Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanunyürürlüğe konulmuş ve bu yasayla tüm eğitim çalışanları mali haklar yönünden genel bütçe içerisine alınmış, yine aynı yasanın 11. Maddesi ile İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı(İLKSAN) 12. Maddesi ile de İlkokul Öğretmenleri Yapı Sandığı kurulmuştur.

4357 sayılı Kanunun gerekçesinde, Sandığın kuruluş amacı,“…Öğretmenlerden hastalananlara, evlenenlere, çocuk doğuranlara, çocuklarını okutacaklara, ölenlerin ailelerine yardım etmek ve geçinme yükünü hafifletmek, sağlığa ve içtimai yardıma taalluk eden meselelerde öğretmenleri birbirlerine yardım edici duruma getirmek gayesini güden bu Sandığın teşkili faydalı ve zaruri görülmüştür…”şeklinde belirlenmiştir.

4357 Sayılı Kanunun 11. ve 14. Maddeleri İLKSAN ile ilgili düzenlemeleri içermektedir. 14. madde de yer alan “… Sandıkların idaresi, işleyişi, işleyiş tarzı ve esasları Ortaklar Umumi Heyetince hazırlanıp Maarif Vekilliğince tasdik olunacak bir ana statü ile tespit olunur.” hükmü, bugünkünden daha ileri bir demokrasi anlayışının ürünüdür.

78 yaşındaki Sandık, bugün için 287.593 üyesi bulunmaktadır. MEB bünyesinde görev yapan yaklaşık üç çalışandan birisi İLKSAN üyesidir. Sandık üyelerinin maaşlarından her ay emekli keseneğine esas olan matrahın %2’si tutarında mutemetliklerce aidat kesilmekte ve muhatap banka kanalıyla da Sandık hesaplarına aktarılmaktadır. İLKSAN Ana Statüsü’ ne göre üyelere yapılacak yardımlar: Sandığın mali imkânları ölçüsünde karşılıklı yardımlar kapsamında üyenin Sandık nezdinde birikmiş mevcutları nispetinde ve belirli esaslara münhasır olmak üzere yapılan ikraz ve emeklilik ödemeleri; karşılıksız yardımlar kapsamında üyelere, ölüm ve maluliyet halinde yapılan emeklilik ödemeleri, evlilik, afet, sağlık destek, doğum, şehit, cenaze yardımları, sağlık ve sosyal muhtevalı diğer yardımlar ile üyelerin kaza, sağlık, maluliyet ve ölüm risklerini sigorta ettirmek sureti ile temin edilecek diğer faydalardan oluşmaktadır.

Kuruluş dönemlerine ait belgeler incelendiğinde sandığın, işlevlerini uzun yıllar boyunca bu anlayış içinde yerine getirdiği, üyelerine pek çok olumlu hizmetler yaptığı görülmektedir. Bu dönemlerde sandık, konut, sağlık, doğum, ölüm ve öğrenim gibi en çok sıkıntı çekilen konularda üyelerine hizmet vermiştir.

Kurum, demokratik bir biçimde ortakların yönetim ve denetiminde, özerk bir yapıya sahip iken, 1958 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlanınca, demokratiklik niteliği zedelenir.

1970’li yıllarda TÖB-DER çatısı altında örgütlenen öğretmenler, tüm baskı ve zorlamalara rağmen, yapılan seçimlerde İLKSAN yönetime gelmiş, yasa ile verilmiş yetkiyi kullanarak Ana Statüde değişiklikler yapma olanağı bulmuşlardır. İlkokul öğretmenlerinin örgütlü mücadelesinin getirdiği bu kazanım, 12 Eylül 1980 darbesinin izinden gidenlerin çabaları ile büyük ölçüde ortadan kaldırılmıştır. 1978 yılında tüzüğü yeniden değiştirilerek görece de olsa eski niteliğine döndürülmek istenen İLKSAN'ın, 4357 Sayılı I·LKSAN Yasası, 1985 yılında 3179 Sayılı Yasa ile yeniden değiştirildi. 3179 Sayılı Yasa, 4357 Sayılı Yasanın Ortaklar Genel Kuruluna verdiği Anastatu¨ hazırlama yetkisini MEB’e devretmiş¸, böylece Ana Statüde değişiklik yapma yetkisi MEB’e geçmiştir. Yasa ile zorunlu ve doğal üye konumunu kazanan ilkokul öğretmenleri ve diğer üyeler, kendi aidatları ile yasattıkları sandığın isleyişini belirleme ve yönlendirme konusunda yetkisiz ve etkisiz bir konuma getirilmiştir. Böylece I·LKSAN, Milli Eğitim Bakanı’nın insafına ve keyfine terk edilmiştir.

I·lk bakışta önemsizmiş¸ gibi görünen bu değişiklik, aslında çok önemliydi. Değişiklikle, tüm demokratik örgütlenmeleri dağıtan, yıkan, yok eden 12 Eylül otoriter zihniyeti I·LKSAN’ın da demokratik yapısını da büyük o¨lc¸u¨de ortadan kaldırmış ve üye iradesi tamamen devre dışı bırakılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı'nın güdümüne sokulan İLKSAN'da Temsilciler Kurulu da işlevsizleştirilmiş ve yapılan değişikliklerle üye kapsamı genişletilen İLKSAN'ın yönetim ve temsilcilerinin üzerinde MEB bürokratların hâkimiyeti sağlanmıştır. Bundan sonra İLKSAN öğretmenlere hizmet eden değil, onlardan zorla kesilen üye aidatları ile çeşitli siyasi çevrelere ve bürokratlara rant sağlayan bir pasta durumunu almıştır. Kurum esas işlevinden uzaklaştırılarak şirketleştirilmiş (6 şirket), denetlenemez bir durum almıştır. Yapılan yönetmeliklerle parası alınan üyelerin seçilme hakkı vetolarla gasp edilmiş, gelen Bakanlarla MHP kadroları işbirliği halinde kurumu yolsuzluk ve usulsüzlüklere sürüklemiştir. 90'lı yıllar İLKSAN'ın yolsuzluklarla kamuoyu gündemine oturduğu yıllardır. Bu dönemlerde DYP-ANAP-SHP iktidarlarında müfettişlerce çok önemli yolsuzluk dosyaları düzenlenmesine rağmen hiçbir bakan olayın üzerine gitmemiştir.

Tercüman Gazetesi’nin sahibi Kemal Ilıcak’ın, İstanbul Pendik’te bulunan 6 bin 300 dönüm arazisinin 120 milyar liraya alınıp 346 milyar liraya İLKSAN’a satılması şeklinde özetlenebilecek hadise için MEB, Sedat ÇOLAK’ın sahibi olduğu AY-BA şirketine arazinin bedelini ödemesi amacıyla İLKSAN’a o tarihte 300 milyar lira ödenek aktarmıştır. Yaşanan büyük yolsuzluk skandalının basına yansımasının ardından Sandığın yönetim ve denetleme kurulu üyeleri görevden alınmış, sorumlulardan kimisi tutuklanmış, kimisi de hüküm giymiştir. Yaşanılan bu kötü tecrübenin ardından Sandık kayyıma devredilmiştir. Sandığın yönetim kurulu, denetleme kurulu üyeleriyle satın alma komisyonu üyeleri ve satıcı olmak üzere toplam 17 kişi hakkında güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık ve özel evrakta sahtecilik iddialarıyla 23.06.1993 tarihinde ceza davası açılmıştır. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 29.1.1995 gün ve 1994/127 Esas, 1995/195 sayılı kararı ile beş kişi hakkında 4’er yıl 6’şar ay hapis cezası, 11 kişi hakkında 3’er yıl hapis cezası, bir kişi hakkında ise 2 yıl hapis cezasına hükmedilmiştir. Arazi yolsuzluğunun olduğu aynı dönemde Sandıkta bir de otomobil kampanyası skandalı yaşanmıştır. Düzenlenen otomobil kampanyalarında çok sayıda aracın satış bedelinin tahsil edilmediği, peşinatlarını süresinde yatıran katılımcılara otomobillerinin zamanında verilmediği, gecikme nedeniyle fiyat farkı ödemek zorunda kalındığı, kampanya ile ilgili çok sayıda dosyanın kayıp olduğu, sorumluların kendilerine bedelsiz otomobil aldığı, birçok kişiye sıra dışı ve kampanya şartnamesine aykırı araba teslimi yapıldığı, katılımcıların zarara uğratıldığı gibi birçok iddia ile Sandık 4. Yolsuzluktan Kayyıma, Kayyımdan Yeniden yöneticileri hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan yargılanmışlardır. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 29.1.1995 tarihli ve 1994/127 Esas 1995/195 sayılı kararıyla sanıkların 9 yıl 9 ay ile 8 yıl 3 ay arasında hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

İLKSAN’ı zarara uğratan bu yöneticiler hakkında rücu davası açılmış olup dava yıllarca sonra Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 17.12.2015 tarih ve 2015/349 E.-2015/561 K. Sayılı ilamı ile kısmen İLKSAN lehine sonuçlanmıştır. Yasal faizi ve yargı giderleri ile toplam 273 bin TL’dir.

Ayrıca Ana Statüde; Sandığı zarara uğratanların söz konusu zararı tekrar Sandığa ödetmeleri: Ana Statünün, Sandığın zarara uğratılması halinde sandık üyelerinin sorumlulara karşı dava açma hakkını düzenleyen 32’inci maddesinde 27 Ağustos 2017 tarihli ve 30167 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan değişiklikle; Sandığın zarara uğratılması hallerinde zarar gören üyelerin ilgili kanun hükümlerine göre ilgililer hakkında dava açma hakkına sahip olacakları hükmüne ilaveten “Ancak tazminat miktarı Sandık hükmi şahsiyetince karşılanır. İlgiliye rücu Yönetim Kurulu kararı ile olur.” hükmü getirilmiştir. Böylece sandığı zarara uğratanlarla ilgili iş ve işlemler yönetim kurulunun insafına terkedilmiştir.

Yüzlerce yolsuzluktan sadece Pendik arsası ve araba alımı su yüzüne çıkınca, yönetim kurulu 1993 yılında görevden alınır ve İLKSAN Kayyum heyetine devredilir. Kayyum dönemi, İLKSAN'da demokratikleşmeyi sağlayan değil, yolsuzlukların küllendirildiği bir dönemdir.

1996 Ocak ayında İLKSAN'ın kongresi yine aynı antidemokratik Ana Statü ve yönetmeliklerle yapılır. Yalnız bu kez eğitim emekçileri artık birey olarak değil, örgütlü güçleriyle İLKSAN'da taraftır. Seçilen yönetim, kongrede alınan kararları hayata geçirmek yerine (yolsuzlukların tazmin edilmesi, şirketlerin tasfiyesi vb.) günü kurtarmaya yönelik (siyasi çevrelerle işbirliği halinde) politikalar izler. 1997'de yapılan Danışma Kongresi, İLKSAN’a üye olmaması gereken kişilerin temsilci seçilmesi ileri sürülerek Eğitim-Sen tarafından dava konusu edilir ve kongre iptal edilir. (Üye olmaması gereken kişiler, 1991 yılında, yasaya aykırı bir biçimde İlköğretim Genel Müdürü Ekrem YANGIN'ın bir genelgesiyle üyelik kapsamına sokulan Halk Eğitim Merkezleri, Akşam Sanat Okulları çalışanlarıdır.) Bu açık hukuk ihlalini derhal durdurarak seçim kararı alması gereken Bakanlık, duruma seyirci kalarak temyiz sonucunu bekler. Yargıtay da kararı onaylayınca MEB aynı antidemokratik Ana Statü ve yönetmeliklerle yapılacak ilçe ve il temsilcileri seçimiyle kongre kararı alır.

Başlangıç amacını aşarak bazı bazı çevrelerin iştahını kabartan İLKSAN'ın şirketleşerek ticarete atılması, aynı zamanda yolsuzluk ve usulsüzlüklerin de başladığı dönemdir.

Çünkü İLKSAN Ana Statüsü ve yönetmelikleri buna uygundur. 7 yönetim kurulu üyesinin sadece üçünü üyeler seçmekte, kalan dördünü ise, MEB üyelere seçtirmeyi (!) dayatmaktadır.

Diğer yandan aidat olarak parası alınan (ayda ortalama 80 TL) öğretmen ve diğer üyeler, kurumun yönetim ve denetiminde söz sahibi değildir. Ana Statü ve yönetmelikler kuruma gerçekten sahip çıkabilecek üyelerin yönetime seçilmesini engellemektedir.

Yukarıda da açıklandığı gibi, 1985 yılından bu yana I·LKSAN’ın yönetiminde ve denetiminde etkili olan MEB’in doğrudan müdahaleleri nedeniyle I·LKSAN yıllardır antidemokratik bir anlayışla, katılımcılığı ve saydamlığı reddeden bir yönetim zihniyeti ile yönetilmektedir. (MEB-TÜRK EĞİTİMSEN)

Mevcut İl ve İlçe Temsilcilerinin Görev Süreleri 6 Yıla Çıkarılmıştır.

Aynı zihniyet tarafından; İLKSAN Ana Statüsünde 02.03.2017 tarihinde yapılan değişiklikle, sandığın idari ve mali işlemlerinde her iki yılda bir bakanlık müfettişleri tarafından düzenli olarak gerçekleştirilen denetim imkânı kaldırılarak Bakan tarafından gerekli görülmesi halinde bakanlıkça denetlenebileceği şeklinde denetimi belirsiz hale getiren bir düzenleme yapılmıştı. Aynı düzenlemeyle dört yıl için seçilmiş bulunan mevcut il ve ilçe temsilcilerinin görev süreleri altı yıla çıkarılmış, bu suretle sandık temsilci ve genel kurul seçim sandığı, üyelerin önünden kaçırılmak istenmiştir. Bir hukuk devletinde seçimler yoluyla oluşturulan organlarca yönetilen tüzel kişiliklerde, yönetime gelmede ve ayrılmada tek yol seçimler olup, bunu ortadan kaldıran düzenleme ve değişikler demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz.

İLKSAN Ana Statüsü’nde 02.03.2017 tarihinde yapılan değişiklikle ilgili olarak açılan dava sonucu;Temsilciler Kurulu ile ilgili Ana Statü’nün değiştirilen “b) Temsilciler Kurulu, altı yılda bir yenilenir.” maddesi için “Danıştay 12. Dairesi 2018/6440 Esas No, 2019/7306 Karar No ve 09.10.2019 tarihli Kararında, Ana Statüsü ‘nün 6 –(1) b) maddesindeki söz konusu düzenleme ile Sandık üyelerinin oylarıyla seçilen il ve ilçe temsilcilerinin görev sürelerinin Ana Statü’de yapılan değişiklikle 6 yıla uzatılmış olduğu anlaşılmakta olup, bu durum Sandık üyelerinin temsilcilerini kendi iradelerine uygun olarak seçme hakkını iki yıl süre ile sakatlayacağı anlamına geleceği açık olup, yapılan düzenlemede hukuka uygunluk bulunmamaktadır" gerekçesine yer verilmiştir.

İLKSAN'da son ilçe temsilcileri seçimleri 09.04.2016 tarihinde, il temsilcileri seçimleri ise 11.6.2016 tarihinde yapılmıştı. Mahkeme kararı doğrultusunda, 09.04.2020 tarihinde ilçe temsilcilerinin, 11.6.2020 tarihinde ise il temsilcilerinin görev süresi sona ermesine rağmen, bu tarihten önce İLKSAN ilçe ve il temsilcileri seçimlerinin yapılması zorunluydu. Aksi halde temsilci seçimleri yapılmadan toplanan Genel Kurul ve alınacak kararlar, hukuksuz ve kanuna aykırı hale geleceğini bile bile 09.04.2020 tarihinde yapılması zorunlu olan ilçe temsilcileri seçimleri yapılmayıp, 3 Nisan 2021 tarihine ertelenmiştir.

İLKSAN, mahkeme kararını uygulamamak amacıyla Haziran 2018 tarihinde seçim yönetmeliğini değiştirerek Ana Statü değişikliğiyle elde edemediğini yönetmelik değişikliğiyle elde etmek istemiş, seçim yönetmeliğine “9. Dönem Temsilciler Kurulunun oluşumuna ilişkin ilçe temsilci seçimleri, işbu geçici maddenin yürürlük tarihinde işbaşında olan Yönetim ve Denetleme Kurulunun görev süresinin bitimini takip eden yılın Nisan ayı içerisinde; il Temsilci seçimleri ise Haziran ayı içerisinde yapılır.” şeklinde bir geçici madde eklemiştir. Ancak İLKSAN ilçe ve il temsilcileri seçimlerinin bahse konu tarihlerde gerçekleştirilmesi arkasından genel kurulun toplanması gerekirken İLKSAN, seçim sandığını üyesinin önünden kaçırarak görev süresi sona eren yetkisiz temsilcilerle hukuksuz ve kanunsuz bir şekilde 15 Ağustos 2020 tarihinde İLKSAN 8. Dönem 4. Olağan genel kurulunu gerçekleştirmiştir. Burada yeni bir yönetim ve denetleme kurulu seçimi de yapılmıştır. Açıkça hukuk ihlali teşkil eden ve objektif iyi niyet ilkesine aykırı olan yok hükmündeki bu atak sayesinde İLKSAN yönetimi, 9. Dönem temsilciler kurulu seçimlerini Seçim Yönetmeliğinin Ana Statüye ve Danıştay kararına aykırı geçici maddesine dayanarak 2022 yılına kadar ötelemiş bulunmaktadır.

Yönetim ve Deneleme Kurulları 2017 Nisan ayında 2 yıl için seçildikleri halde ana statü değişikliği ile 3 yıl görev yaptılar. 2’inci üç yıl seçimi hukuksuz olarak 15 Ağustos 2020 tarihinde yapılarak 287 bin İLKSAN üyesinin iradesi yok sayıldı.

Zaten 09.04.2016 Nisan’ında yapılan ilçe temsilcileri seçimini yetkili sendika olan Eğitim Bir Sen boykot etmiş ve seçimlere katılmamıştı. Seçime katılım oranı % 15-25 civarında kalmış olup bundan yararlanan Türk Eğitimsen 217 İl Temsilcisinin 177’sini kazanmış, Eğitim Sen 40 temsilci seçebilmişti.

15 Ağustos 2020 tarihinde Antalya Belek’te, 177 İLKSAN İl Temsilcimizin katılımıyla gerçekleştirdiği 8. Dönem 4. Olağan Temsilciler Kurulunda; Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip GEYLAN, İLKSAN’a seçilecek olan (MEB bürokratları dâhil) yönetim ve denetleme kurulu üyelerinin isimlerini tek tek ilan ederek Temsilciler Kurulunun iradesine adeta ipotek koymuştur.

Yapılan seçim sonucunda 2020- 2023 döneminde 3 yıl görev yapmak üzere;

Yönetim Kurulu Üyeliklerine, İl Temsilcisi Tuncer YILMAZ 2007 yılından itibaren yönetim Kurulu Başkanı); MEB Personel Genel Müdürü Ömer İNAN (Başkan Vekili),MEB Özel Kalem Müdürü Uğur KILIÇ (İmza Yetkili Üye),Sivas İl Temsilcisi Ömür TULUNAY, Burdur İl Temsilcisi Hüseyin TORUN, (2009 yılından beri yönetim kurluna seçilmekte), MEB Teftiş Kurulu Başkanı Atif ALA, (2015 yılından beri yönetim kurluna seçilmektedir) MEB Bakan Danışmanı Okan ÇOBAN;

Denetleme Kurulu Üyeliklerine, MEB Teftiş Kurulu Başkanlığı Maarif Başmüfettişi İsa BARIŞ (2015 yılından itibaren yönetim ve denetleme kuruluna seçiliyor), Ordu İl Temsilcisi Metin ŞEYHOĞLU,(2017 yılından itibaren 3 yıl yönetim kurulunda),Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürü Adnan BOYACI, seçilmiştir.

Görüldüğü gibi, İLKSAN yönetim kurulunun 7 üyesinin sadece 3’ü, 3 denetleme kurulu üyesinin sadece 1’i, seçimle İLKSAN üyesi ilkokul öğretmenleri tarafından seçiliyor. Ama yönetim kurulunun 4 üyesi ve denetleme kurulunun 2 üyesi, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından doğrudan belirleniyor. Yani toplam 10 üyenin 6’sını Milli Eğitim Bakanlığı belirlediğinden; İLKSAN’ın yönetim ve denetleme kurullarında % 60 oranında söz sahibi olan; Sandığın ana statüsünü yapma, değiştirme ve hükümlerini yürütme yetkisi bulunan, ayrıca gerektiğinde Sandığın kurullarını feshederek seçimleri yenilemeye yetkili olan Millî Eğitim Bakanlığının, İLKSAN’ın yaşadığı tüm yolsuzluk ve usulsüzlüklerde ağırlıklı sorumluğu vardır.

Bu durumla ilgili her yıl yapılan Temsilciler Kurulunda yıllardır verilen; “İLKSAN üzerindeki MEB vesayetinin kaldırılmasına” ilişkin her genel kurulda oybirliği ile kabul edilen önergeler dikkate alınmayarak İLKSAN’ın gerçek sahibi öğretmenlerin iradesi yok sayılmakta ve İLKSAN üzerinde doğrudan Milli Eğitim Bakanlığı vesayeti devam etmektedir.

I·LKSAN Yönetim Kurulu üyelerinin aldıkları maaşlar, üyelerine yönelik dayanışma ve sosyal yardım amacıyla kurulmuş¸ bir sandıkta olmaması gerektiği kadar yüksektir. Söyle ki; 1996 yılında Temsilciler Kurulunda alınan kararla I·LKSAN Yönetim Kurulu Başkanı’nın aylığı brüt asgari ücretin 3 katı, I·LKSAN Yönetim Kurulu üyelerinin aylığı 2 katı; I·LKSAN Denetleme Kurulu üyelerinin aylığı 1 katı olarak belirlenmiş iken daha sonraki Temsilciler Kurulunda çoğunluğu elinde bulunduran Türk Eğitim-Senli temsilcilerin oylarıyla artırılan, I·LKSAN Yönetim Kurulu Başkanının aylığı brüt asgari ücretin 7 katı (25 042,50 TL); Yönetim Kurulu üyelerinin aylığı 5 katı (17 887,50 TL); Denetleme Kurulu üyelerinin aylığı 3 katı (10 732, 50 TL) olarak belirlenmiştir. Üstelik bu ücretlere yolluklar, yevmiyeler vb. dâhil değildir. 2021 yılı Ocak ayında 42 yıl İLKSAN üyeliği olan ve 65 yaş haddinde resen emekli olan öğretmene 47 bin TL emekli yardımı ödenirken İlksan Yönetim Kurulu Başkanına yılık 300 bin TL; yönetim kurulu üyelerine yıllık 215 bin TL; denetlemem kurulu üyelerine ise yıllık 108 bin TL ödenmektedir. Bu durum MEB bürokratlarının İLKSAN’a ilgisini ve iştahını artırmaktadır.

İLKSAN’da Temsilde Adalet Yoktur

I·LKSAN’ın toplam u¨ye sayısı 287 593’tür. Üyelerinin % 52’si kadın, % 48’i erkek üye olmasına karşın, yönetim ve denetleme kurulunda bir tane kadın bulunmaması, I·LKSAN’ın cinsiyetçi bir anlayışla ve temsilde adaleti yok sayan bir bakış¸ acısı ile yönetildiğini göstermektedir. Ayrıca seçime katılma oranın %25 olması da üye temsiliyetini sakatlamaktadır.

İLKSAN Ana Statüsü'nün 6 –(1) maddesinde; Temsilciler Kurulu, İlçe Temsilcilerinin kendi aralarından seçtikleri temsilcilerden meydana gelir.

a) Seçimler; illerdeki Sandık üyelerinin sayıları esas alınarak yapılır. Üye Sayısı 2.000’e kadar (2.000dahil) olan illerde 2; 2.000’den 5.000’e kadar (5.000 dahil) olan illerde 3; 5.000’den fazla üyesi bulunan illerde 4 kişi hesabıyla Temsilciler Kurulu üyesi seçilir” maddesi de temsilde adaleti yok sayıp sakatlamaktadır.

Şöyle ki; 41 ilde İLKSAN üye sayısı 2.000’e kadardır. Bu iller 41x2=82 temsilci; 25 İlde üye sayısı 5.000’e kadardır. 25x3=75 temsilci;15 ilde ise 5.000’den fazla üye 15x4=60 temsilci olmak üzere toplam: 217 il temsilci bulunmaktadır.

İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük illerde en çok 4 il temsilcisi seçilirken; Bayburt, Tunceli ve Yalova gibi üye sayısı az olan küçük illerde 2’şer il temsilcisi ile temsil edilmektedir. Örneğin 31.939 üyesi bulunan İstanbul’da 4 İl temsilcisi seçilirken, en az İLKSAN üyesi bulunan Tunceli’de 383 üye 2 iki il temsilcisi seçilmekte olup sonuçta; İstanbul’da: 8.000 üye 1 temsilci ile temsil edilirken, Tunceli'de 142 üyeyi 1 temsilci temsil etmektedir. 8.000 üye=120 üye !!!!...???

İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Konya, Şanlıurfa, Gaziantep, Hatay, Mersin, Antalya, Diyarbakır, Van, Kocaeli ve Samsun illerinde İLKSAN üyesi toplam: 148. 917 sınıf öğretmeni bulunmakta ve bu 15 il 60 (atmış) İl temsilcisi ile temsil edilmekte olup, 2.482 üye = 1 temsilci temsil etmektedir.

Kırklareli, Bilecik, Bolu, Yalova, Karaman, Burdur, Kırıkkale, Kırşehir, Karabük, Bartın, Çankırı, Sinop, Artvin, Gümüşhane, Erzincan, Bayburt, Iğdır, Ardahan, Kilis ve Tunceli illerinde İLKSAN üyesi toplam: 13. 552 sınıf öğretmeni bulunmakta ve bu 20 il, 40 İl temsilcisi ile temsil edilmekte olup, 339 üye = 1 temsilci ile temsil etmektedir. 2482 üye =339 üye !!!!...??? Buna göre İLKSAN’da temsilde adalet olmadığı açıkça görülmektedir.

İLKSAN seçimleri MEB’in vesayeti olmadan her türlü şaibeden uzak temsilde adaletin olduğu bir şekilde denetime açık, şeffaf bir ortamda, hukukun öngördüğü süre içerisinde gerçekleştirilmeli; sandık üyeden kaçırılmamalı, üyelerin isteklerinin ve iradelerinin tecelli etmesi sağlanmalıdır.

İLKSAN’ın Mali Durumu ve Denetimi

I·LKSAN’ın bu gün taşınmazları hariç aktif büyüklüğü 31.12.2020 tarihi itibarı ile 2.178.498.597,07 TL’dir. Gelir kalemi; üye aidatları ( 287 milyon TL) iken, ikinci en büyük gelir kaynağının ikraz ( 272 milyon TL) gelirleri olmasıdır. Sandığın, son 10 yılın ortalaması baz alındığında, tüm gelirleri içinde faiz kaynaklı gelirin oranı % 97,05; faiz dışı gelirlerin oranı % 2,95’tir. Sandığın tüm parası bankaların vadeli mevduat hesaplarında ve fonlarında tutulmakta, İLKSAN Genel müdürlüğü, mevcut portföyünü kendisi işletmemektedir. 2003’ten 2020 yılına kadar 273.513 üye toplam: 5.795. 988.700,00 TL ikraz (borç) kullanmıştır. Örneğin 2020 yılında bütçeden ikraz ayrılan 1 milyar 250 bin TL’ nin 1milyon 150 bin TL’ sını 36.629 üye ikraz kullanılmıştır. Bu durum I·LKSAN’ın hem kuruluş¸ felsefesine aykırıdır, hem de bir sosyal yardım sandığı olma işlevi ile bağdaşmamaktadır.

İLKSAN’da hesap verebilir ve saydam yönetime geçmek yönündeki irade çok ağır ve gönülsüz işlemiştir. Kuruma duyulan güven ve yönetimin kararlarına itimat; hesap verebilir, açıklıktan, dürüstlükten ve saydamlıktan geçer. 4357 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesine göre Sandığın malları ve alacakları “Devlet Malları” niteliğinde olup Sandığın gelirleri her türlü vergi, resim ve harçtan istisna tutulmakta; haciz veya temlik edilememektedir. Sandığın alacakları hakkında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaktadır. Buna rağmen İLKSAN’a Devlet Bütçesinde kaynak aktarılmadığı için Sayıştay vizesine tabi olmadığı gibi 6085 sayılı Sayıştay Kanunu hükümleri çerçevesinde Sayıştay denetiminden de geçmemektedir. İLKSAN’ın kamu kurumu olmadığını ve özel hukuk hükümlerine tabi bir kurum olduğunu iddia etmekte ise de Anayasa Mahkemesi, Sandığın kamu kurumu olduğunu almış olduğu bir kararında hüküm altına almıştır: “Taşıdığı bu özellikleri nedeniyle tüzelkişiliğe sahip bir kamu kurumu olduğu aşikâr bulunan sandığın…” (Anayasa Mahkemesi, 28.11.1985 tarihli 1985/7 Esas ve 1985/22 sayılı Karar, Resmi Gazete, 21 Ocak 1986, 18995). Kamu kurumu olmasından ötürü İLKSAN, 2003 yılında yayımlanan Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ve bu kanuna dayalı çıkarılan Bilgi Edinme Hakkı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelikte yer alan: “Kesinleşen faaliyet ve denetim raporları uygun vasıtalarla kamuoyunun incelemesine açık hale getirilir.” hükmünün muhatabı konumundadır. 2004 yılında yürürlüğe giren bu düzenlemenin gereğini Sandık, dokuz yıl boyunca yerine getirmemiştir. Sandığın, gelen ciddi baskılar üzerine faaliyet raporlarını kamuoyu ile paylaşmaya başlaması ancak 2013 yılında mümkün olabilmiştir.

İLKSAN’ın Ulusal ve uluslararası kabul gören bağımsız denetim kurumlarına denetiminin sağlanması gerekirken 2016 yılından itibaren aynı mali müşavirlik bürosuna denetimi sağlanmaktadır. Bağımsız denetim, sadece mali tablolarının bir serbest muhasebeci mali müşavire kontrol ettirilip adeta noter gibi tasdik edilmesi sağlanmaktadır İLKSAN’da bunlar yaşanırken OYAK, 2005’ten sonra gerek bağımsız kredi derecelendirme kuruluşları gerekse de ulusal ve uluslararası bağımsız denetim kuruluşlarının denetimine kapılarını açmış, raporlarını üyeleri ve kamuoyu ile paylaşmıştır.

MEB bakanlık müfettişlerinin “iki yılda bir” (Bu süre üç yılda bire çıkarılmıştır.) yaptığı denetimlerden kaçmak amacıyla ana statüsünü değiştirmiş ve kurumu denetlemekle yetkili tek yerin Sandığı denetlemesini adeta engellemiştir (Resmi Gazete, 2 Mart 2017, 29995).Bu değişikliğe karşı açılan dava sonucu Danıştay’ın verdiği iptal kararı sayesinde müfettişlerin kuruma tekrar girmesi mümkün olabilmiştir (Danıştay, 9 Ekim 2019, 2018/6440 Esas, 2019/7306 Karar).

Ancak 2015 yılında beri İLKSAN Yönetim Kurulunda görev yapan MEB Teftiş Kurulu Başkanı Atıf ALA’yı, astı olan Bakanlık Müfettişleri İLKSAN’ı objektif olarak denetletebilecek mi? Zaten MEB tarafından denetimi de yapmamıştır.

İLKSAN üzerinde Bakanlık vesayeti kalkmalı, zorunlu üyelik kaldırılmalı söz yetki karar üyelerine verilmeli seçim sistemi değiştirilerek temsilde adalet sağlanmalıdır.

Temsilciler Kurulu, altı yıl yerine yeniden dört yılda bir yenilenmeli; Yönetim Kurulunun görev süresi 3 yıl yerine 2 yıl olmalıdır.

İLKSAN, hesap verebilir ve saydam bir kurum olmak için Sayıştay tarafından denetlenmesi; her yıl Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın aktüeryal değerlendirmesine tabi tutması için yasal düzenleme yapılmalıdır.

İLKSAN’ın denetimi ayrıca, gerek bağımsız kredi derecelendirme kuruluşları gerekse de ulusal ve uluslararası bağımsız denetim kuruluşlarının denetimine kapılarını açmalı; Sermaye Piyasası Kurulu'nca yayımlanan Bağımsız Denetim Standartları'na ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) tarafından yayımlanan Türkiye Denetim Standartları’nın bir parçası olan Bağımsız Denetim Standartları’na (BDS’lere) uygun olarak bağımsız denetimi yapılmalıdır.

Mehmet KARTAL

Emekli Maarif Müfettişi

(İLKSAN İzmir İl Temsilcisi)