MEMUR SUÇLARINA İLİŞKİN YARGI KARARLARI

A. ATAMA (NAKİL):

1. 657 sayılı Yasanın 76. Maddesi uyarınca tesis edilen naklen atama işleminde davacının kazanılmış hak aylık derecesine eşit bir kadroya atanmasının şart olduğu, (D.5.D.E:1995/821 K:1997/2541)

2. İlgilinin bir üst göreve atanması için gereken şartlar arasında bulunan müfet­tiş tarafından düzenlenen gizli raporların idari davaya konu olabileceği, (D.12.D.E:1996/217 K:1997/1297)

3. Boş bulunan kadroların kural olarak “görevlendirme” suretiyle doldurulama­yacağı, (D.5.D. E:1997/2711 K:1998/270)

4. Davacının öğrenim durumunu gözetme konusunda takdir yetkisi bulunan idarenin, adı geçenin kazandığı okulun bulunduğu yere atanması konusunda yargı kararı ile zorlanamayacağı, (D.5.D.E:19961311 K:1998/2618)

5. Davacı, Bakanın onayı ile asaleten atama yapılabilecek olan şube müdürlüğü görevine valilik onayı ile vekalet ettiğinden bu görevin karşılığı olan özel hizmet tazminatının ödenmesinde, mevzuata aykırılık bulunmadığı. (D.5.D., E: 1988/67,K: 1991/395)

6. Aynı görevde uzun yıllar çalıştığı ve bu nedenle yıprandığı gerekçe gösterilerek bir memurun görevinden alınmasının mevzuata ve idare hukuku ilkelerine aykırı olduğu,

(D.5.D.E:1986/714,K:1987/129)

7. Aday memurların asaleti onanmış memurlar gibi kurum içinde görevlerinin ve yerlerinin değiştirilebileceği,

(D.6.D.K:1986/99,E:1986/43)

8. Soyut ve kanıtlanmamış iddialara dayanılarak tesis edilen nakil işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı,

(D.5.D.K:1988/1974,E: 1986/172)

9. Davacının görev yaptığı sürenin değil belli bir sürenin incelenmesine dayalı tahkikat raporu esas alınarak yapılan nakilde hukuki İsabet bulunmadığı (D.5.D.K:1990/2074,E:1989/2452)

10. Aldığı disiplin cezası üzerine davacının hizmet süresi ve yer değiştirme zamanına bakılmaksızın görev yerinin değiştirilmesinde yönetmeliğe aykırılık bulunmadığı (D.5.D.K:1991/798,E:1990/3486)

11. Eski görev yerindeki suçlamadan Ötürü davacının naklinin yapılmasında kamu yararı ve hizmet gereklerine uyarlık bulunmadığı (D.5.D.K:1991/472,E: 1988/274)

12. Hukuken geçerli bilgi ve belgelerle kanıtlanmayan olaylara dayanılarak davacı hakkında tesis edilen nakil işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı (D.5.D.K:1990/2266,E:1990/78)

13. Yürürlükteki yönetmeliğe aykırı olarak tesis edilen nakil işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı (D:5.D.K:1990/535,E:1987/2578)

14. Davacının gazete ve dergide görüşlerini açıklamasının nakil işlemine gerekçe olamayacağı (D.5 D.K:1988/1260 E:1986/911)

15. Soruşturma sonucu gerçekleşmediği anlaşılan iddialara dayalı olarak yapılan nakil işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı (D.5.D. K:1988/1930 E:1986/463)

16. Genel idare hizmetleri sınıfında şoför olan davacının, isteği dışında bir meslek sınıfı olmayan yardımcı hizmetler sınıfına atanmasının mümkün olmadığı, (D.5.D.K:1995/395l,E:1993/2288)

17. Davacının ilgili yönetmelikle öngörülen şartlan taşımadığı gerekçesiyle nakle tabi tutulup yine bu şartlan taşımayan kişilerin aynı göreve atanmasında hukuka uyarlık bulunmadığı (D.5.D.K:1996/721,E:1993/7780)

18. Görevinde herhangi bir başarısızlığı saptanmayan davacının salt soruşturma yapılmış olmasına dayanılarak ve soruşturma da elde edilen bilgiler değerlendirilmeksizin genel müdürlük makamıyla koordineli ve güven ortamı içinde çalışamayacağı sonucuna varılarak genel müdür yardımcılığı görevinden alınmasında hukuka uyarlık bulunmadığı (D.5.D.K:1991/2049,E:1991/1187)

19. Müfettiş raporunda getirilen teklif doğrultusunda, görev yeri değiştirilen ve bu işlemi dava konusu etmeyen davacının, beraat etmiş olması mutlaka eski görevine döndürülmesini gerektirmeyip, hakkındaki suçlamaların niteliği ile görevinin özelliği göz önüne alınarak takdir yetkisinin, davacının eski görevine atanmaması yönünde kullanılmasında sebep ve amaç yönlerinden hukuka aykırılık bulunmadığı (D.5.D.K:1992/2269,E:1991/791)

20. Yürüttüğü müfettişlik görevi ile bağdaşmayacak ve kendisine duyulan itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikteki davranışları soruşturma raporuyla saptanan davacının, eğitim müfettişliğinden alınarak, durumuna uygun başka bir göreve atanmasında hukuka aykırılık bulunmadığı,

(D.5.D.K:1992/3029,E:1992/2137)

21. Davacının sendikal faaliyetleri gerekçe gösterilerek naklinde hukuka uyarlık bulunmadığı (D.5.D.K:1995/4279,E:1995/3080)

22. Kişilerin isteği üzerine yapılan yer değiştirme ve atamalarda idarenin eş durumunun gözetmek yükümlülüğü bulunmadığı,

(D.5.D.K:1995/956,E:1991/3950)

23. Yargı kararının uygulanması amacıyla görevden alınan kişinin önceki görevine atanması konusunda idarenin yargı kararıyla zorlanmayacağı (D.5.D.K:1995/2587,E:1995/2471)

24. Nakil sebepleri bulunmakla birlikte nakil işleminin tesisi sırasında eş durumunun gözetilmemesinde hukuka uyarlık bulunmadığı (D.5.D.K:1992/248,E:1989/722)

25. Görevi ile bağdaşmayan eylemi nedeniyle davacının naklinde hukuka aykırılık bulunmadığı (D. 5.D.K:1992/1559, E:1991-1271)

26. Soruşturma raporlarında belirtilen tekliflerin sonucu beklenmeksizin nakil işlemi tesis edilebileceği

(D.5.D.K:1992-725,E:1988-2793)

27. Hakkındaki suçlamaların doğru olmadığı, soruşturma sonucunda saptanan memurun, 657 sayılı Yasanın 25. maddesi uyarınca devlet tarafından isnat ve iftiralara karşı korunmaya alınması gerekirken, görev yerinin değiştirilmesinde kamu yararı ve hizmet gereklerine uyarlık bulunmadığı, ( D.5.D.E:1988/1262,K:1988/ 1785)

28. Davalı idarede müfettiş olarak çalışan davacının eski yıllarda sonuçlandırılıp yetkili yerlere teslim ettiği soruşturma dosyalarında ulaştığı kanaat ve öneriler sebep gösterilerek ve hukuken geçerli başka bir neden olmaksızın başka bir göreve atanmak üzere görevinden alınmasının yasaya aykırı bulunduğu,

( D.5.D.E:1986/1087, K: 1987/605)

29. 8 yılını dolduran okul müdürlerinin aynı tip ve türden başka bir okula atanabileceği, (D.5.D.E:2002/619)

30. Mesleğinde yararlı olmadığı anlaşılan ve bu nedenle öğretmenlikten bakanlığa bağlı bir kuruluşta memurluğa atanan davacının öğretmenliğe iade edilmemesinde mevzuata aykırılık bulunmadığı.(D.5.D.E: 1974/8074,K.1975/7735)

31. Atatürk'ün manevi kişiliğine hakaret ettiği, Devlet düzenini dini esas ve inançlara uydurmak için propaganda yaptığı ve çevrede çalışmalara neden olduğu anlaşılan davacının ilkokul öğretmenliğinden alınarak büro hizmetlerinde görevlendirilmesinde isabetsizlik bulunmadığı.(D.5.D.E: 1973/12364,K. 1977/1873)

32. Davacının yerine atandığı kişinin görevden alınmasına ilişkin işlemin iptali yolundaki kararın, onun yerine yapılan atamayı sebep unsuru yönünden hukuka aykırı kıldığı, dolayısıyla iptal kararını uygulamak üzere davacının görevine alınmasının idare yönünden Anayasal ve yasal bir zorunluluk olduğu. (D.5.D.E:1991/ 112, K:1991/154)

33. Eşi serbest meslek icra eden bir kamu görevlisinin naklinin, serbest çalışan eşin istek ve iradesine bağlı tutulamayacağı (D.5.D.K:1992/1605, E:1989/939)

34. Bir kamu görevlisinin hakkında yapılan soruşturma sonucunda naklen atanmasının kamu yararı ve hizmet gerekleri yönünden zorunluluk arz ettiği durumlarda, aile birliğinin korunması ilkesiyle kamu hizmetinin sağlıklı bir biçimde yürütülmesi gereği arasında bir denge kurulması gerektiği

(D.5.D.K:1995/3827,E:1993/3870)

35. Aday öğretmen iken görevden çekilen veya çekilmiş sayılan ilgililerin yeniden atanmak için yaptıkları başvuruların ilk defa atama olarak değerlendirilmesinde 657 sayılı Kanunun 92 nci madde hükmüne aykırılık bulunmadığı, (D. 12.D. E:1998/547 K:1999/112)

36. Görevinden alınarak başka bir göreve atanan ve bu atama işleminin iptali istemiyle açtığı davada mahkemece verilen yürütmenin durdurulması kararı gereğince görevine iade edilen bir kamu görevlisinin, yeniden görevinden alınarak başka göreve atanması ve bu işlemlere karşı dava açmamış olmasının, sonradan tesis edilen atama işlemlerini benimsediği, ilk işlemle menfaat ilişkisi kalmadığı ve bu işleme karşı açtığı dava ve iddialarından vazgeçtiği anlamında değerlendirilemeyeceğinden, iptal kararının uygulanması gerektiği hakkında. (D.1.D. E.No:1999/140, K.No:1999/156)

37. İptal kararının dava açılan kişilerin hukuki durumuna etki edeceği, idarenin boş kadrolara belli kişilerin atanması yolunda yargı kararıyla zorlanamayacağı hakkında (İdari Dava Daireleri Genel Kurulu E:1998/283 K:1999/1218 )

38. Eski yönetmelik hükümlerinde öngörülen usul ve esaslara göre başlatılmış olan atama prosedürünün aynı yönetmelik hükümleri doğrultusunda tamamlatılması gerektiği,

(D.5.D.E:1999/2217 K:1999/2490 )

39. Davacının aynı il sınırları içinde eşdeğer bir göreve atanması işleminin tesisinde; sübjektif bir nedenin de bulunmadığı anlaşıldığından, hukuka aykırı bulunmadığı,

(D.5.D.E.No:1998/4808, K.No:1999/421)

40. Tebellüğden kaçınmanın imza atmaktan da kaçma anlamında olduğu, tebellüğden imtina etmiş olan davacının atama işleminin idarece iptal edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, (D.5.D.E:1999/399 K:1999/1452 )

41. Görevinde başarısızlığı yada başkaca bir olumsuzluğu ileri sürülmeyen ve ödül ve başarı belgesi olan davacının; disiplin cezasına dayanak alınan eylemlerinin ayrıca naklen atama işlemine de gerekçe alınmasının, atama işleminin cezalandırma amacı taşıdığını gösterdiği hakkında.(D.5.D.E:1998/2342;K:1999/853)

42. Davacının uzun süre aynı yerde görev yapmış olmasının tek başına naklen atama sebebi oluşturmayacağı, rotasyona ilişkin esasların getiriliş amacının dikkate alınması gerektiği hakkında. (D.5.D.E:1998/4339 K:1999/967)

43. Boş bulunan bir kadroya, kamu yararı amacı ve hizmet gereklerini gözeterek en uygun kişiyi atamak üzere gerekli nitelikleri taşıyanlar arasında tercihte bulunmak yetkisine sahip bulunan idarenin, bu yetkisini belirli bir kişi lehine kullanmaya yargı kararıyla zorlanamayacağı hakkında. (D.5.D. E:1997/1899 K:1999/1526 )

44. Disiplin cezaları sonucunda kurumla ilişiği kesilenlerden bu cezaları 4455 sayılı Memurlar İle Diğer Kamu Görevlerinin Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun kapsamına girenlerin göreve dönme istemlerinin idarece kabul zorunluluğu bulunmadığı, bu yoldaki başvuruların açıktan atanma talebi olarak değerlendirilmesi gerekeceği hakkında. (D.1.D. Esas No:2000/33, Karar No:2000/42)

45. Daha önce atandığı görevden yargı kararının uygulanması amacıyla alınan davacı yönünden, yargı yerince aksine bir karar verildiğinde yada anılan kadro boşaldığında, bu kadroya yeniden atanması için kazanılmış hak oluşmayacağı; idarelerin kamu görevlilerinin atanacakları kadroları belirleme konusunda yönetim hukukunun genel ilkeleri ile sınırlı olarak sahip bulunduğu takdir yetkisinin ne şekilde kullanılacağı konusunda yargı yerlerince zorlanamayacağı, (D.1.D.E.No:1997/2609, K.No:2000/437)

46. Başka bir göreve naklen atanan ve atama emrini yıllık izni sırasında tebellüğ ederek aldığı rapor sonrasında atandığı göreve başlayan davacının atama emrini tebellüğ etmekle birlikte yeni kadro görevi için öngörülen aylığa hak kazanacağı, (D. 11. D. E:2000/9268, K:2003/1330)

47. Annesinin, başkasının bakımına muhtaç olduğunu Sağlık Kurulu Raporuyla, babasının geliri bulunmadığını ise muhtarlık yazısıyla, belgelendiren davacının nakil isteminin annesine bakmakla yükümlü olduğuna dair mahkeme karan bulunmadığından bahisle reddedilmesinde hukuka uyarlık görülmediği, (5.D.E:1990/843; K: 1990/782)

B. DEVLET ALIM SATIMINDA MENFAAT SAĞLAMAK (İHALE) :

48. İhalede taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanmasından kaynakla­nan uyuşmazlığının özel hukuk hükümleri çerçevesinde adli yargı yerince çözümlen­mesi gerektiği, (D.6.D. E:1996/3976; K:1997/3037)

49. 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa aykırı hareket etmenin ve keyfi olarak yapılan satın almaların T.C.K ’na göre görevi kötüye kullanma suçunu oluşturaca­ğı, (D2. D. E: 1990/2244 K: 1990/3609)

50. İhaledeki gizlilik ortadan kalktıktan sonra, teklifler tekrar yeniden değerlendi­rilmek üzere ikinci komisyonun aldığı karar doğrultusunda işin başka bir ortak bir gi­rişime verilerek ihalenin sonuçlandırılmasında, idare hukuku ilkelerinden olan ihalenin herkese açık olması, rekabet kuralları ve ihale aşmasındaki gizlilik kurallarına aykırı davranıldığı, (D.10.D. E:1996/4274 K:1998/5478)

C. DİSİPLİN:

51. Ders sırasında öğrencilere siyasi konuşma yapmak disiplin kovuşturmasını gerektirir. (D.2.D. E: 1977/2310; K: 1978/2202)

52. Davacıya disiplin soruşturması açılmadan, doğrudan disiplin amirince savun­ması alınarak disiplin cezası verilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı (D.8.D. E. 1995/5200; 1997/ 507)

53. Üst disiplin amirince, soruşturmacı tayin edilmeden ve usulüne uygun bir so­ruşturma yapılmadan doğrudan savunma alınarak verilen disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı, (D.8.D.E:1996/1793 K: 1997/1778)

54. Ceza yargılaması sonucu suçun işlendiği tarihte ceza ehliyetine sahip olma­dığı kesinleşen davacının, disiplin hukuku açısından da ehliyeti bulunmadığı, (D.8.D.E:1995/4538 K:1997/1171)

55. Davalı idarede müfettiş olarak görev yapan davacıya görevi ile ilgili olarak düzenlediği raporun eksikleri nedeniyle iki kez geri çevrilmesi ve soruşturmanın başka bir müfettişe verilerek tamamlattırılması nedeniyle ceza ve­rilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, (D.8.D.E: 1996/5080 K: 1997/874)

56. Bir memur hakkında takdir edilen disiplin cezası ile, ilgilinin eylemi arasın­da adil bir denge bulunmasının disiplin hukukunun temel ilkelerinden olduğu, (D.8.D.E:1995/3680 K: 1997/3928)

57. Öğretmen hakkında, soruşturmacı tarafından kademe ilerlemesinin durdurulması cezası önerilmesi üzerine durumun disiplin kuruluna intikal et­tirilmeden doğrudan yetkisiz olan okul müdürü tarafından davacının geçmiş hizmetle­ri sırasındaki çalışmaları ile ödül ve başarı belgesi aldığı gözetildiğinden bahis ile bir alt ceza olan aylıktan kesme cezası uygulanmak suretiyle disiplin cezası verilmesinde mevzuata uyar­lık bulunmadığı, (D.8.D.E:1996/138 K: 1997/4123)

58. Emekli olan kamu görevlilerinin görevli bulunduğu sırada işlediği filler ne­deni ile verilen disiplin cezaları ile ilgili davalarda son görev yaptığı yer idare mah­kemesinin yetkili olduğu, (D.8.D.E:1997/5324 K:1997/3368)

59. Kopya eylemi nedeniyle disiplin cezası verilen davacıya, bir alt ceza uygula­masında, cezanın alt sınırının değil, bir alt ceza türünün uygulanacağı, (D.8.D.E:1996/1016 K:1998/810)

60. Kesinleşmiş disiplin cezasının yeni bir idari işlemle ortadan kaldırılmayaca­ğı, (D.8.D.E:1998/4988 K: 1998/3015)

61. Zaman aşımı süresi geçirilmeden verilmiş bir disiplin cezasının İdari Mahke­mece aynı konuda yeniden işlem tesisini gerektirecek şekilde iptali üzerine, herhangi bir şekilde zaman aşımı süresi işletilemeyeceği... Süresi içinde verilen disiplin cezası idare mahkemesince savunması alınmadığı gerekçesiyle bozulmuş, idare dosyadaki ek­sikliği tamamlayıp aynı teklifi uygulamış bu sefer mahkeme zaman aşımı gerekçesiy­le uygulamayı bozmuşsa da Danıştay İdari Mahkeme kararını bozmuştur, (D.10.D.E: 1989/2299 K: 1989/1735)

62. İlçede öğretmen olan davacı hakkında, disiplin amiri olan okul müdürü veya üst disiplin amiri olan İlçe ME Müdürü tarafından ceza verilmesi gerekirken İl Milli Eğitim Müdürünce ve­rilen disiplin cezasında yetki yönünden yönetmelik kurallarına uyarlık bulunmadığı­, (D.8.D.E: 1991/1316; K: 1992/92)

63. Tekerrür nedeniyle bir derece ağır ceza verilirken, işlenen suçun niteliği hangi cezayı gerektiriyorsa bu cezanın bir derece ağırının verilebileceği, yoksa her suç işlenişinde önceki cezanın bir üstü cezanın verilemeyeceği, (D.8.D.E:1993/1293;K: 1994/680)

64. Tekerrürden dolayı aynı suçun her işlenmesinde daha üst ceza verilerek çı­karma cezası verilemeyeceği, (D.8.D.E: 1994/162; K:1994/1579)

65. Disiplin amiri ve kurullarına karar vermek için tanınan sürelerin idarenin iç işleyişi ile ilgili olduğu, bu süre geçirildikten sonra ceza verilmiş olmasında yasaya aykırılık bulunmadığı, (D.8. D.E: 1991/1370; K:1991/1358)

66. Disiplin soruşturmasının, ceza vermeye yetkili disiplin amiri tarafından ya­pılmasında ve soruşturmanın tamamlanmasından itibaren 15 gün geciktirildikten sonra disiplin cezası verilmiş olmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, (D.8.D.E: 1993/2433; K: 1994/56)

67. Başarılı ve ödül ve başarı belgesi alan görevlilere, bir alt ceza uygulanmamak nedeni­nin açıklanması gerektiği, (D.8.D.E: 1991/1399; K:1991/1067)

68. Disiplin soruşturmasında zaman aşımı süresinin başlamasında yetkili maka­mın disiplin cezasına konu fil ve halleri öğrendiği tarihin esas alınması gerektiği, (D.8.D.E: 1995/1343; K: 1996/3045)

69. Siyasi ve ideolojik amaçlı beyanlarının disiplin cezası gerektireceği, (D.8.D.E: 1994/740; K: 1994/3027)

70. Sanık ilçe memuru olduğundan hakkında 1. derecede ilçe yönetim kurulunca karar verilmesi gerektiği,

(D.2.D.E:1987/2392,K: 1989/1996)

71. Sanık İl İdari Şube Başkanı statüsünde bulunmadığından hakkında il yönetim kurulunca l. Aşamada karar verilmesi gerektiği, (D.2.D.E: 1989/478,K: 1989/555)

72. İdarenin bir suçun yüz kızartıcı suç niteliğinde bulunup bulunmadığını tespitteki takdir yetkisinin mutlak olmadığı, ( D.5.D.E: 1987/1931,K:1989/640)

73. Yapılan inceleme sonucunda, davacının ödül ve başarı belgesi olduğu anlaşılmakla, hakkında 657 sayılı Kanunun 125.Maddesi 3.fıkrasının uygulanması yoluna gidilerek bir alt ceza verilmesi gerekirken Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasında isabet bulunmadığı, (D.l0.D.E: 1987/1476, K:1989/734)

74. Daha önce disiplin cezası almış olduğu suçu tekrar işlemeyip, başka bir disiplin suçu işlediği tespit edilen ilgiliye, tekerrür hükmü uygulanmak suretiyle bir üst ceza verilemeyeceği, (D.l0.D.E 1988/1846,K: 1990/720)

75. MEB taşra teşkilatı kapsamında bulunan sanıklar hakkında İl Yönetim Kurulunca karar verilmesi gerekeceği,

(D.2.D.E: 1991/408,K:1991/527)

76. Amirin ağır tahriki, hakareti ve dövme girişimi üzerine, amirle memur arasında meydana gelen karşılıklı hakaret ve dövme olayından dolayı memurun meslekten çıkarılamayacağı, ancak olayın ilgili tüzüğün diğer hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği, (D.l0.D. E: 1990/1103,K: 1990/2547)

77. 657 sayılı Yasanın 127.maddesinde yer alan bir aylık soruşturma zaman aşımı süresi geçirildiğinden, verilen cezada hukuka uyarlık bulunmadığı, (D.l0.D. E: 1988/2495,K: 1991/1002)

78. Lise müdürü hakkında imzasız mektuplarla yapılan ihbarlar üzerine, yapılan tahkikat sebebiyle otoritesinin zedelendiğinden bahisle tazminat davası açılmış ise de görevliler hakkın­da tahkikat ve takip şartlarının tayin ve takdir, idarenin yetkisi ve görevi olup bu hakkın kullanılması manevi tazminat verilmesini gerektirmez, (D.12.D.1966E.1966/726 K.1967/293)

79. Aday memurlar için 657 sayılı yasanın 56. maddesinin uygulaması gerekirken, 125. maddenin uygulanmasında isabet bulunmadığı (D.8. D.K:1992/705, E:1991/ 1603)

80. Uyarma, kınama ve aylık kesimi cezalarının soruşturma yapılmadan verilemeyeceği, (D.8.D.K:1997/4194,E:1995/ 5081)

81.Davacıya soruşturma açılmadan disiplin cezası verilmesinin yasaya aykırı olduğu (D.8.D.K:1996/3045, E:1995/1343)

82. Disiplin cezalarının affına ilişkin kanun uyarınca cezasının hükümsüz kalmasına karar verilen davacının bir yıl kademe İlerlemesinin durdurulması cezası nedeniyle verilmeyen kademesinin verilmesi gerektiği, (D.12.D.K:1997/2514,E:1997/1433)

83. Basına bilgi ve demeç vermek olarak yorumlanmasına olanak bulunmayan bir yazıdan dolayı disiplin cezası verilemeyeceği, (D.10.D.K:1989/519,E:1988/1504)

84. Bir alt disiplin cezası, memurun fiiline uyan cezanın alt sınırı olmayıp, yasadaki sıralamaya göre bir derece hafif olan ceza olduğu (D.8.D.K:1996/2345,E:1994/7701)

85. 657 sayılı yasada disiplin soruşturması açılması ve disiplin cezası verilmesinin soruşturmacı atanmasına bağlanmadığı, disiplin amirince savunma alınmakla disiplin soruşturması açıldığının kabulü gerektiği

(D.8.D.K:1992/549,E:1991/1706)

86. Disiplin cezası verecek amir ve mercilerce savunma için bir kez süre verileceği (D.3.D.K:1973/269,E:1973/272)

87. Müdür, başöğretmen ve öğretmenlerle eğitim müfettişlerinin işledikleri disiplin suçlarına karşı cezanın 657 sayılı yasaya göre değil 1702 sayılı yasa uyarınca verilmesi gerektiği,

(D.10.D.K:1985/224,E:1984/869)

88. Disiplin cezası verilmesine neden olmuş bir eylem veya halin, cezaların silinmesine ilişkin süre içinde tekerrüründe, bir derece ağır cezanın uygulanacağı (D.10.D. K:1985/1121, E:1984/981)

89. Devlet memurluğundan çıkarma cezasının atamaya yetkili amirin isteği üze­rine memurun bağlı bulunduğu yüksek disiplin kurulu kararı ile verileceği, yüksek disiplin kurulunun ayrı bir ceza tayinine yetkisinin olmadığı hk. (D.8.D.E:1995/4185 K:1997/3879)

90. Disiplin cezası verirken birkaç madde ile ilgili suçlardan dolayı tevhiden bir ceza verileceği, (D.5.D. 24.06.1968 / 639 2944)

91. Disiplin soruşturmasının 15 gün içerisinde bitirilmemesinin disiplin suçunun zamanaşımına uğraması sonucunu doğurmayacağı (D.8.D.E:1985/737,K:1987/204)

92. Disiplin Amiri olan İl Milli Eğitim Müdürünün maaş kesimi cezasını verebileceği,(D.10.D.E:1988/2452,K:1991:890)

93. Zimmet suçundan hüküm giyen davacının cezasının ertelenmiş olmasının disiplin cezası verilmesini engellemeyeceği (D.8.D.E: 1993/407,K.1993/2184)

94. Tekerrür nedeniyle daha ağır cezanın verilebilmesi için, önceki cezanın tebliğ edilmesi şart olmayıp, aynı nitelikte iki suçun işlenmesinin yeterli olduğu (D.8.D.E: 1994/356,K. 1994/1179)

95. Soruşturma sırasında gözaltında bulunduğu için savunma veremeyen davacının süresinde savunma veremediğinden söz edilemeyeceği (D.8.D.E: 1991/3204,K.1993/165)

96. Davacının sınav kağıdını vermemekle sınavda başarısız sayılacağı ayrıca salon düzenini bozduğu gerekçesiyle disiplin cezası verilemeyeceği, (D.8.D.E: 1991/3230,K.1993/269)

97. Siyasi içerikli bildiriyi öğretim üyesinin kapısına astığı belirlenen davacıya verilen cezanın hukuka uygun olduğu, (D.8.D.E: 1991/3205,K.1993/496)

98. Disiplin cezası verilmesi gereken hallerde memurun işlediği fiilin karşı­lığı olarak tabi olduğu özel kanunda bir düzenleme bulunmadığı hallerde genel kanun olan 657 sayılı yasa hükümlerine göre işlem yapılması gerektiği, (D.10.D.E:1985/2824,K:1987/1891)

99. Geçici görevle ilçede görev yaparken suç işleyen sanık hakkında ilçe yönetim kurulunca karar verilmesi gerektiği, (D.2.D.E:1997/1844, K:1999/834)

100. Davacının fiiline uygun olarak yargı kararı uyarınca tesis edilen disiplin cezasının 657 sayılı Kanunun 127.maddesindeki zamanaşımı sürelerine bağlı olmadığı, (D.8.D.E:1998/6475 K:1999/222)

101. Davacıya verilen kademe ilerlemesinin durdurulması cezası kesin bir işlem olduğundan, 2577 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca üst makama yapılan itirazın dava açma süresini durdurmayacağı, (D.8.D. E:19998/5045 K:1998/3688)

102. Hastalık iznine ayrılmış bulunan disiplin amirinin uyarma cezası verme yetkisi bulunmadığı, (D.8.D.E:1998/2038 K:1999/2990)

103. Kamu Görevlisi olan davacı hakkında Diş Hekimleri Odasınca disiplin cezası verilemeyeceği,

(D.8.D.E.No:1999/1372, K.No:1999/5771)

104. Özel kanunların disiplin suç ve cezalarına ilişkin hükümlerinin uygulanabilmesi için, memurların eylemlerinin ve bu eylemlere verilecek disiplin cezalarının özel yasada tam ve açık olarak tanımlanması gerektiği, aksi halde genel kanun olan 657 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem tesis edilmesi gerektiği, (D.12.D.E:2000/958, K:2000/4088)

105. 657 DMK’nun 125. maddesinde, cezaların tekerrüründen değil, disiplin cezalarının verilmesine sebep olunmuş fiil veya hallerin tekerrüründen bahsedildiğinden, söz konusu fiil ve haller nedeniyle verilen disiplin cezaları affedilmiş olsa bile ilgiliye tekerrür hükümlerinin uygulanması gerekeceği, (D.12.D. E:2000/3109, K:2000/3834)

106. Göreviyle ilişiğinin kesilmesi sonucunu doğuran disiplin cezası ile cezalandırılması işlemine karşı dava açmış ve 4455 sayılı Yasa uyarınca, disiplin cezası af kapsamında görülerek açılan davada, karar verilmesine yer olmadığı yolunda karar verilmiş ise davacının af yasası gereğince yeniden atanmak istemiyle makul sürede yaptığı başvurusu üzerine yeniden atanmasının zorunlu olduğu ve parasal haklarının başvuru tarihinden itibaren makul bir süreden itibaren ödeneceği, (D.12. D.E:2000/2741, K:2000,3350)

107. 4455 sayılı Af Yasasının geçmişe değil, geleceğe yönelik sonuç doğurması karşısında, davacının açıkta geçen süresinin memuriyet hizmetinde değerlendirme olanağı bulunmadığı, (D.5.D.E:2002/1918, K:2003/28)

108. 657 sayılı Kanunun 125/E-3. maddesi ile bir alt cezadan kastedilenin bir önceki maddede düzenlenen ceza olduğu, aynı madde kapsamında alt ceza değerlendirilmesi yapılamayacağı,

(D.12.D.E:2000/3935, K:2002/3875)

109. Yapılan soruşturma sonucunda memurun kademe ilerlemesi durdurulması cezası ile cezalandırılması gerektiğini belirtildiği ancak geçmiş çalışmalar ve ödül ve başarı belgesi durumuna göre alt ceza olan aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasının önerilmesi halinde; kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının kurumun yetkili disiplin kurulunca görüşülüp, memurun geçmiş çalışmaları ve ödül ve başarı belgesi de değerlendirilerek alt ceza olan aylıktan kesme cezasına dönüştürülmesinden sonra bu cezanın disiplin amirince verilebileceği; disiplin kurulu kararı olmaksızın bu kararın doğrudan disiplin amirince verilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı hakkında. (D.12.D. E:2000/1494, K:2002/3104)

D. GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA (SUİSTİMAL)

SAVSAKLAMA,

GÖREVİ İHMAL:

110. Bilirkişi, ceza kanununun uygulanmasında memur sayılmaz ve görevini yap­mamasından ötürü, T.C.K.’nın 230. Maddesine göre değil C.M.U.K.’nın 70. Mad­desi ile cezalandırılması gerekeceği, (4.C.D.10.09.1975-434/4399)

111. Anayasada, memur ve Kamu görevlileri için öngörülen güvence İdari işlem ve Eylem olarak nitelendirilebilen davranışlarda söz konusudur.

İdarenin ve dolayısıyla Kamu görevlisinin yargı kararını yerine getirmesi bir İda­ri işlem ve eylem niteliğinde değildir, tersine uyulması gerekli bir Anayasa emridir.

2577 Sayılı Kanunun 28. Maddesinin açık hükmü karşısında yargı kararlarının ye­re getirilmemesinden doğan sorumlulukta kusurun kaat niteliğinde bulunması gerekir.

İdareye resmen gönderilen bir yargı kararının, bunu bir Anayasa emri olarak ye­rine getirmede yükümlü olan Kamu görevlisinde Yerine getirme açıkça istendiği halde yasal süre 60 gün içinde getirilmemesi halinde Kastın varlığı kural olarak ka­bul edilmelidir.

(4.H.D.13.5.1986-1995-4064) (4.H.D.27.2.1986-1268/1841)

112. Yardımcı Personelin T.C.K. nun uygulanmasın da memur sayılmayacağı görevi kötüye kullanma suçundan hükümlülüğüne karar verilmesi, bozmayı gerektirmiştir. (4.C.D.-7.12.1984-8155/8522)

113. Görevi savsaklama suçu, ceza uygulamasında memur sayılan bir kimsenin gö­revini yapmaması veya geciktirerek yapması, görevde yetkiyi kötüye kullanma suçu ise memurun yasal düzenlemelerle kendisine verilen görevi yasaya aykırı biçimde yapması ile oluşur. Birincisinde etkin olmayan, ikincisinde etkin bir davranış söz ko­nusudur. Olayımızda sanığın eylemi, yasaya aykırı davranış biçiminde gerçekleştirdiğinden görevde yetkiyi kötüye kullanma suçu oluşmaktadır. (4.C.D. E. 98/2201; K.98/3043)

114. Okul, cami vb. yerlere olması gereken uzaklık kuralına uymadan kıraathane ve içkili yer işletme izni verilmesinin T.C.K. ’na göre görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacağı, (D.2.D.E:1995/1969; K:1997/30)

E. GÖREVDEN UZAKLAŞTIRMA:

115. Bakanlık ve genel müdürlük müfettişleri dışındaki soruşturma ve denetim elemanlarının görevden uzaklaştırma yetkisine sahip olmadıkları ve ancak bu konu­da görevden uzaklaştırmaya yetkili amirlere teklifte bulunabilecekler, (D.1.D.E:1994/286; K:1997/966 -E:2000/29, K:2000/59)

116. Devlet memuru olma niteliğini kaybetmemiş olan davacının yargılandığı suçtan mahkumiyeti gerekçe gösterilerek hakkındaki görevden uzaklaştırma tedbiri­nin kaldırılmasında hukuka uyarlılık bulunmadığı, (D.5.D. E:1996/2946 K:1997/2239)

117. Hakkında soruşturma açılması nedeniyle 657 sayılı Yasanın 137. mad­desine göre görevden uzaklaştırılan memurların asıl kadro unvanları saklı kalmak koşuluyla soruşturma sonuna kadar görevle ilişkilerinin fiilen kesilme­sinin zorunlu olduğu,

(D.5.D.E:1986/1371,K:1988/1903)

118. Hakkındaki ceza kovuşturması nedeniyle, idari bir önlem olarak görevden uzaklaştırılan davacının, görevi ile hukuki ilişkisi kesilmiş olduğundan görev mahallinden izinsiz ayrılması durumunda görevin terk edilmesi gibi bir halden söz edilemeyeceği ve ilgilinin devlet memurluğundan çekilmiş sayılamayacağı (D.5.D.K:1988/562,E:1987/790)

119. Mesai saatleri İçerisinde menfaat karşılığı iş yaptığı saptanan belediye personelinin görevden uzaklaştırılacağı,

(D.5.D.K:1985/2170,E:1981/2284)

120. Görevinden uzaklaştırılan davacının terfiinde değerlendirilmeyen sürelerin hakkındaki yargı kararının kesinleşmesi üzerine 657 sayılı Kanunun 141.Maddesinin 2.fıkrası gereğince idarece kendiliğinden değerlendirilerek terfisinin yapılması gerektiği, (D.5.D.E:1997/428 K:1999/2734)

121. Hakkında değişik tarihlerde başlatılan ceza kovuşturmaları bulunan davacının görevden uzaklaştırılmasında yasa hükümlerine aykırılık bulunmadığı, (D.5.D. E:1999/2129, K:2000/1994)

122. Hakkında yapılan soruşturma sonucunda zimmet suçunu işlediği kanısına varılan davacının, yargılama sonucuna kadar bir önlem niteliğinde olmak üzere görevden uzaklaştırılması yolunda kurulan işlemde yasal düzenlemelere aykırılık bulunmadığı; dava konusu işlemin idari bir önlem olma niteliği, bu işlemin ilgilinin memuriyetle hukuksal ilgisini kesmediği hususu göz ardı edilmek ve davacının yargılanmasının sonucunda verilen karar dayanak alınmak suretiyle işlemin iptali yolunda verilen kararda hukuka uyarlık bulunmadığı, (D. 5.D. E:2002/4237, K:2003/1382)

F. GÖREVİNE SON VERME, DEVLET MEMURLUĞUNDAN ÇIKARMA:

123. Memuriyetle bağdaşmayan tutum ve davranışları saptanan ve bu eylemleri nedeniyle disiplin cezası verilen davacının, adaylık süresinin dolması beklenmeden görevine son verilmesinde mevzuata aykırılık olmadığı, (D.5.D. E: 1990/3713 K: 1990/1812)

124. Tam gün olarak toplam 20 gün devamsızlığı olmayan ancak görevden uzak kaldığı saatlerin toplamı 20 günü geçen bir memurun 657 sayılı Yasanın değişik 125 inci Maddesinin E-d fıkrası uyarınca Devlet Memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmayacağı, (D.1.D. E: 1983/309, K:1983/323)

125. Memuriyetle bağdaşmayan tutum ve davranışları saptanan ve bu eylemleri nedeniyle disiplin cezası verilen davacının, adaylık süresinin dolması beklenmeden görevine son verilmesinde mevzuata aykırılık olmadığı, (D.5.D. E: 90/3713; K: 90/1812)

126. Memur olarak görev yapmakta iken zimmet suçu dolayısıyla hakkında açılan soruşturma sonucu görevden çıkarma cezası ile cezalandırılan davacının aynı eylem nedeniyle adli yargıda beraat ettiğinden bahisle göreve iade isteminin değerlendiril­mesinde idarenin takdir yetkisinin bulunduğu, (D.12.D.E:1995/7836; K:1997/846)

127. Stajyer öğretmen olarak görev yapan davacının adaylık süresi içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak durumlarının tespiti halinde hakkında 657 sayılı Yasanın 56. ve 57. Maddelerine göre işlem yapılabileceği, (D.12.D.E:1995/6387; K:1997/673)

128. İlkokul öğretmeni olarak görev yapmakta iken iftira ve evrakta sahtekarlık suçundan yargılanarak 10 ay hapis ve 7500 lira ağır para cezasına çarptırılması sebe­biyle görevine son verilmiş olan davacının memnu haklarının iadesine karar verilmiş olması halinde yeniden öğretmenliğe atanması isteminin önceki memuriyeti döne­minde işlediği suçun niteliği ve atanacağı görevin özelliği dikkate alındığında redde­dilmesinde kamu yararına ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı, (D.12.D. E:1995/9377 K:1997/2242)

129. Zimmet suçundan dolayı para cezasına çevrilmiş olan 1 yıl ağır hapis cezası ve müebbeden memuriyetten mahrumiyet cezası ile cezalandırılması nedeniyle göre­vine son verilen davacının, memnu hakların iadesine karar alınması sebebiyle göre­ve dönme isteğinin reddedilmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığı,

(D.12.D.E:1995/10658; K:1997/2148)

130. Kendilerine yıl içinde toplam 40 gün hastalık izni verilen memurlara o yıl içinde bu süreyi aşan ilk ve müteakip bütün hastalık raporlarının geçerli sayılabilmesi için bunların kurumun veya İl sağlık ve Sosyal Yardım Müdürlüğünün belirleyeceği sağlık kurullarınca onaylanması gerektiği, davacının bir yıl içinde özürsüz olarak toplam 20 gün devamsızlığı bulunduğundan bahisle Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile tecziyesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, (l0.D.E:1989/401; K: 1989/1097)

131. Hakkında açılan soruşturma ve halen yargılanmakta olması göz önünde tutularak, kamuoyunda daha fazla yıpranmasının önlenmesi amacıyla davacının görevden alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, (D,5.D.K:1996/1169,E:1995/1503)

132. Davacıya verilen disiplin cezasının iptal edilmesi nedeniyle tesis edilen görevden alma İşleminde sebep ve maksat yönlerinden hukuka uyarlık bulunmadığı,

(D.5.D.K:1991/1995,E:1990-1995)

133. Mahkumiyetini çekmek üzere cezaevine giren bir kimseyi özürsüz kabul edip çekilmiş sayılmakta mevzuata uyarlık bulunmadığı, (D.5.D.K;1984/333,E:1983/1126)

134. Yıllık iznini kullandığı sırada göreve davet edilen davacının, bu çağrıya uymaması halinde görevden çekilmiş sayılacağı (D.5.D.K:1984/569,E:1979/6219)

135. Usulüne uygun olarak izin almaksızın 10 günü aşkın bir süre göreve devam etmeyen davacının görevden çekilmiş sayılacağı (D.5.D.K:1985/1744,E:1981/2561)

136. Davacının usulüne uygun olarak aldığı raporlar mazeretini kanıtladığından, hakkında 657 sayılı kanunun 63. Maddesinin uygulanarak görevden çekilmiş sayılamayacağı,

(D.5.D.K:1982/7168,E:1980/10027)

137. Yolluğunu almaktan imtina eden ve süresinde yeni görev yerinde göreve başlamayan davacının görevden çekilmiş sayılacağı (D.5.D.K:1984/4605,E:1980/11012)

138. Müdürlerin dinlenme tatilinde izinli sayılacağına dair bir hüküm mevzuatta yer almadığından, müdür vekili olan davacının, dinlenme tatilinde görevinden ayrılmış olmasının çekilmiş sayılmaya yol açacağı, (D.5.D.K:1983/5914, E:1980 / 7290)

139. 657 sayılı Yasanın 108. maddesinde, aksine bir kayıtlamaya yer verilme­diğine göre, bu maddede sözü geçen refakatin, yalnızca hastanede değil evde ve hastaya refakati kapsadığı bu nedenle eşinin hastalığının ve refakatçiye ih­tiyacı olduğunu raporla belgeleyen davacıya ücretsiz izin verilmesi gerekirken görevden çekilmiş sayılmasında hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı,

(D.5.D.E:1987/2265, K:1988/1282)

140. Memurların Hastalık Raporlarını verecek Hekim ve Sağlık Kurulları Hakkında Yönetmeliğin 8. mad­desinin, gerek hasta memurun sevk edildiği sağlık kurumuna gerek kendi ku­rumuna ilgilinin durumunu tespit konusunda görev yüklediği, idarenin kendisine düşen araştırma ve hastayı uyarma görevini yerine getirmeden, ilgiliyi gö­revden çekilmiş saymasında mevzuata uyarlık bulunmadığı, (D.5.D.E:1988/218,K:1988/1583)

141. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 94. maddesi hükmü karşısında, "devlet memurluğundan çekilme" isteği başvuru tarihini takip eden bir ay sonunda, herhangi bir makamın kabulüne gerek olmadan gerçekleşeceğinden, çekilme isteğinde bulunan davacının "görevden çekilmiş sayılması" yolunda işlem yapılmasının yasaya aykırı olduğu (D.5.D.E:1986/496, K:1987/646)

142. Memurun görevden çekilmiş sayılabilmesi için, görevi terk halinin ilgilinin iradesi dahilinde olması gerekeceğinden ve tutukluluk halinin iradesi dışında meydana gelmiş olması nedeniyle, tutuklu iken göreve devam etmediğinden bahisle çekilmiş sayılmasında isabet bulunmadığı, (D.5.D.E: 1980/7430,K. 1983/7483)

143. Görev yeri değiştirilen bir memurun bu kararın tebliği üzerine rapor alıp, (15) günlük izin süresini daha sonra kullanmasında yasaya aykırılık bulunmadığı, bu nedenle görevden çekilmiş sayılamayacağı, (D.5.D.E: 1976/6758,K.1980/1735)

144. Bekleme ve Sorumluluk Sınavına katılacak öğrenci bulunmadığına göre davacının yaz tatili sırasında okula gelmemesinin görevden çekilmiş sayılmasını gerektirmeyeceği,

(D.5.D.E: 1989/3005; K:1991/514)

145. İlçe milli eğitim müdürünün davacıyı şifahi olarak başka bir köy ilkokulunda görevlendirilmiş olması halinde davacının görev yerinin hukuken değişmeyeceği, görev yaptığı köy ilkokulu binasının da yıkılmış olması ve eğitim ve öğretimin fiilen yapıla­mıyor olması nedeniyle de görevine devamsızlığı mazeretsiz sayılamayacağından 657 sayılı Yasanın 94. Maddesi gereğince görevden çekilmiş sayılmasında hukuka uyarlık bulunmadığı, (D.12.D.E:1995/9733; K:1997/2371)

146. İhtilasen zimmet suçundan 5 ay 25 gün ağır hapis ve müebbetten memuriyetten men cezası ile cezalandırılan davacının ,bu cezası tecil edilmiş bulunduğundan devlet memurluğuna son verilemeyeceği, (D.İD.D.GK.K:1991/8; E:1991/15)

147. Adaylık dönemini başarıyla tamamlayarak asaleti onanan davacının bu aşamadan sonra giriş sınavındaki usulsüzlükten bahisle görevine son verilemeyeceği, (D.5.D.K:1990/1995,E:1990/3945)

148. Hakkında açılmış herhangi bir soruşturma bulunmayan ve görevinde başarısızlığı da söz konusu olmayan davacının görevden alınmasında kamu yararı ve hizmet gereklerine uyarlık bulunmadığı (D.5.D.K:1991/1337,E:1990/441)

149. Görevi kötüye kullanmaktan aldığı 1 yıl süreli hapis cezası para cezasına çevrilen davacının görevine son verilemeyeceği,

(D.12.D.K:1997/2432,E:1995/7236)

150. Katıldığı programı bitirmediği halde, yanlış beyanda bulunarak memuriyete atanan davacının görevine son verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı (D.12.D.K:1997/2064,E:1997/632)

151. Aynı kurumda çalışan fakat amir-memur ilişkisi olmayan bir kişiye fiili tecavüzünden dolayı davacıya 657 sayılı yasanın 125/E-f maddesine göre devlet memurluğundan çıkarma cezasının verilemeyeceği (D.10.D.K:1990/2297.E:1989/2100)

152. “Taksirle ölüme ve yaralamaya sebebiyet” suçundan yargılanması sonucunda 1 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılan ve bu cezanın infazı için cezaevinde bulunan davacının, 657 sayılı Kanunun 48/A-4 maddesindeki “kamu haklarından mahrum bulunmamak” şartını kaybettiğinden bahisle aynı yasanın 98/b maddesi uyarınca görevine son verilemeyeceği, bu durumda 657 sayılı Kanunun 137 nci madde ve devamı hükümleri uygulanarak işlem tesis edilmesi gerektiği, (D.12.D.E:1997/3319 K:1999/1785)

153. Hafif hapis cezasına mahkum olan davacının 657 sayılı DMK'nın 98/6.maddesine göre görevine son verilemeyeceği,

(D.5.D.K:1984/1937,E:1981/1514)

154. 10 ay hapis cezasına mahkum olmakla,memur olma koşullarından birini kaybeden davacının, cezası ertelenmiş olsa bile görevine son verilmesi gerektiği, (D.5.D.K:1985/297,E:1982/6059)

155. Memnu haklarının iadesi için yetkili mahkemece hakkında bir karar verilmeyen ilgilinin bir yıl ağır cezası nedeniyle görevine son verilmesinin yerinde olduğu,sadece memnu hakların iadesi süresinin tamamlanmış olmasının göreve son vermeye engel olmayacağı,

(D:5.D.K:1985/2750,E:1982/2642)

156. Adaylık süresi içerisinde olumlu sicil alan ve memuriyetle bağdaşmayan tutum ve davranışları bulunmayan, bilgi ve iş yapma kabiliyeti bakımından yeterli olmadığı ileri sürülmeyen davacının yasal olmayan nöbeti tutmadığı gerekçesiyle görevine son verilemeyeceği, (D.5.D.K:1982/11982,E:1981/2313)

157. Adaylık dönemi içinde bir yıl kıdem indirimi cezası alan, sicilleri ve aylık kanaat kağıtları olumlu olan davacının, disiplin cezasına neden olan fiil ileri sürülerek görevine son verilemeyeceği (D.5.D.K:1984/2231,E:1981/2547)

158. Çalıştığı sürede görevinde yeterli ve başarılı olmadığı amirlerince saptanan davacının, kanunda belirtilen azami adaylık süresi geçse bile görevine son verilebileceği,

(D.5.D.K:1984/4074,E:1984/1281)

159. Yargı kararıyla işlendiği sabit zorla ırza geçmeye teşebbüs suçunun yüz kızartıcı suçlardan sayılarak davacının görevine son verilmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığı,

(D.5.D.K:1985/806,E:1982/3798)

160. Görevine son verildiği tarihte 18 yaşını tamamlayan ve memur olma koşullarına sahip olan davacının, memurluğa atandığı tarihte 18 yaşını doldurmadığı gerekçesiyle görevine son verilemeyeceği, (D.5.D.K:1985/1183,E:1981/1665)

161. Diploması iptal edilen ve bu işleme karşı dava açmayan davacının öğretmen olma niteliğini kaybetmesi nedeniyle görevine son verilmesinin yerinde olduğu (D.5.D.K:1985/1289,E:1981/3122)

162. Dört ayrı eylem sonunda verilen cezalar birleştirilerek memuriyete alınma koşullarının kaybedildiği gerekçesiyle davacının görevine son verilemeyeceği, (D.5.D.K:1985/1308,E:1981/2351)

163. İlgilinin sınava girmediği veya sınav belgelerinin sahte olduğu ispatlanmadığı sürece göreve son verme işlemi tesis edilemeyeceği, (D:3.D.K:1981/100,E:1981/83)

164. Memurluğa alınmada asli şartlarda sayılmayan ve davalı idarenin kendi kusurundan doğan sınavdaki usulsüzlüklerin atama işleminin iptalini gerektirmeyeceği, sınavdan sonra ataması yapılan ve memur olabilmek için yasa ve yönetmelikte sayılan diğer şartları taşıyan davacının görevine son verilemeyeceği,

(D.5.D.K:1982/10059,E:1980/9716)

165. Devlet memurluğuna alınma şartlan arasında sayılmayan sınav kazanmış olma koşulunu yerine getirmediği gerekçesiyle asaleti onaylanan ve davalı idarede 3 yıl görev yapan davacının görevine son verilemeyeceği, (D.5.D.K:1983/6641,E:1980/5645)

166. Sınava girmeksizin memuriyete atandığı anlaşılan davacının adaylık dönemi içinde görevine son verileceği,

(D.5.D.K:1987/997,E:1987/775)

167. Adaylık dönemini başarıyla tamamlayarak asli devlet memurluğuna getirilen davacının görevine bu aşamadan sonra sınav koşulunu yerine getirmediğinden bahisle son verilemeyeceği,

(D.5.D.K:1992/1444,E:1990/4563)

168. Kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmadan, ceza mahkemesinde devam eden kamu davası ileri sürülerek göreve son verme işlemi tesis edilemeyeceği, (D.5.D.K:1982/4734,E:1980/4317)

169. Hüküm tesisinden itibaren 5 yıl içinde diğer bir cürüm işlemeyen ve verilen ceza cinsinden bir cezaya yahut hapis ya da ağır hapis cezasına mahkum olmayan davacının memuriyete alınma koşullarını kaybettiği gerekçesiyle görevine son verilemeyeceği, (D.5.D.K:1984/2768,E:1984/576)

170. İlgili hakkında verilen hapis cezalarının içtimai sonunda (6) altı aydan fazla olması halinin göreve son verme sebebi olamayacağı, (D.5.D.E: 1980/4707,K.1982/6731)

171. İşe alınmada aranacak genel şartları taşıyan davacının ortaokul mezunları arasında açılan sınav için davalı idareye verdiği iş istek formunda lise mezunu olduğunu belirtmesi nitelikleri konusunda gerçeğe aykırı bildirimde bulunmak olarak kabul edilemeyeceğinden görevine son verilmesine İlişkin işlemde hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı,

(D.5.D.K:1991/235,E:1988/2494)

172. 657 sayılı DMK’nun 48. ve 98. maddelerindeki hü­kümlerle cezaların infaz süresinin değil, suçun ve eylemin ağırlığının ön plân­da tutulduğu, yüz kızartıcı olmayan iki ayrı suçtan verilen cezaların toplamı­nın altı ayı aştığı göz önünde tutularak davacının görevine son verilmesinde yasaya uyarlık bulunmadığı,

(D.5.D.E:1987/1338,:K:1987/1816)

173. Hakkında mahkûmiyet hükmü kesinleşmemiş bulunan davacının görevi­ne son verilmesinin yasaya aykırı bulunduğu,

(D.1.D.E:1986/1150,K:1987/576)

174. Görevi kötüye kullanmak suçundan dolayı alınan ve ertelenen 6 aylık mahkumiyet kararının görevi iade edilmeye engel teşkil etmediği,

(D.5.D.K:1983/1892,E:1981/2950)

175. Gerek öğrenciye karşı gerekse hariçten, öğretmenlik sıfatıyla telif edilmeyen iffetsizliği sabit olanların her ne kadar 1702 sayılı kanunun 27. maddesinin 1. fıkrasına göre meslekten çıkarılacağı ön görülmekte ise de böyle durumda, olayın vukuundan sonra öğrenciyle evlenip beraberliğini devam ettiren öğretmenin meslekten çıkarılmasında isabet olmayacağı, (D.5.D.1975/791 Sayılı Kararı)

176. Yasadışı siyasal partiye üye olmanın Devlet Memurluğundan çıkarılmayı gerektirdiği,

(D.8.D.E: 1991/1864,K.1992/2349)

177. Meslektaşı ile zina yapan ve ceza davasından hüküm giyen öğretmene, meslekten çıkarma cezası verilmesinde hukuk'a aykırılık olmadığı, (D.8.D.E: 1993/2658,K. 1994/616)

178. Yetersizliği tespit olunmadan daha önce bir siyasi partinin mensubu olmak yüzünden stajyer öğretmenin görevine son verilemeyeceği, (D.5.D.E: 1965/67,K.1966/4023)

179. Aday memurların yetiştirilmesine ilişkin genel yönetmeliğin 18 ve 19. Madde­lerinde öngörülen kurallara aykırı olarak gerçekleştirilen temel eğitim programı ve­ya hazırlayıcı eğitim programı sonunda yapılan sınavlarda başarısız sayılan ilgilinin görevine son verilmeyeceği, (D.12.D. E:1996/1891 K: 1998/2571)

180. Mahkeme kararıyla yasal hakları geri verilen kişinin gerekli şartları bulunması halinde yeniden devlet memuru olabileceği, (5.D.E: 1988/3019, K: 1990 363)

181. Cezaevinde tutuklu bulunan memurun, bu durumunun mazeret kabul edilmesi gerektiğinden, 657 sayılı Kanunun 94. maddesi uyarınca memuriyetten çekilmiş sayılamayacağı,

(D.12.D.E:2001/4008, K:2003/599)

G. HARCIRAH:

182. Eğitim müfettişlerine program akışı içindeki resmi tatil günlerinde de tam gündelik ödenebilmesi için, bunların görevlerinin devam etmesi koşuluyla, resmi ta­til günlerinde de görev merkezlerinde bulunmalarının gerekmediği, (D.5.D. E. 1989/918; K. 1990/1932)

183. Kanunda harcırahın amacı ve niteliğine ilişkin olarak belirtilen esaslar göz önüne alındığında, harcırahın unsurları ve davacının bunlardan hangisini alabileceği gözetilerek karar verilmesi gerektiği, (D.5. D. E:1995/2039 K:1997/2612)

184. 6245 sayılı Yasanın emekliliğini isteyen memurlara ikamet edecekleri yere harcırah ödenebilmesi için ilgililerin Türkiye dahilinde yerleşmek niyetiyle oturacakları yeri belirtmiş olmalarını yeterli gördüğü dolayısıyla bu konunun ayrıca belge ile kanıtlanmasına gerek olmadığı, (5.Daire Esas 1989/2147,Karar: 1989/1699)

185. Yolluk verilmeden atama emri tebliğ edilen davacının, yeni görev yerine süresinde başlamadığı gerekçesiyle görevden çekilmiş sayılamayacağı ve ödenmeyen aylıkların ödeneceği,

(D.5.D.K:1986/l,E:1981/2175)

186. Kendi yazılı talepleri üzerine tayin edilen kamu görevlilerine harcırah ödenmemesi Anayasa’ya aykırı olduğu,

(Anayasa Mah.E: 2004/54, K:2005/24)

187. Harcırah ödenen kişilerin beyanlarının gerçek dışı olduğunun saptanması halinde her zaman 6245 sayılı Kanunun 60/1. Maddesinin uygulanabileceği hakkında,

(D.5.D.E:1996/800 K:1999/1280 )

188. Tedavi amacıyla, usulüne uygun olarak ikamet mahalli dışına gönderilenlere ve refakatçilerine, yol masrafı ve gündelik ödeneceği hakkında, (D. 5. D. E:1999/4521K:2003/52)

H. İRTİKAP- RÜŞVET :

189. Sanık, yapmamak zorunda olduğu şeyi yapmak için yakınıcıdan para istedi­ğine ve yakınıcı da istenilen bu parayı vermeyi kabul ettiğine göre rüşvet anlaşması meydana gelmiş ve bu andan itibaren rüşvet suçu oluşmuştur. Yakınıcının sonradan polis memuruna gidip ilgili memurdan yakınarak parayı vermekten cayması bütün unsurları ile oluşan rüşvet suçunu ortadan kaldırmadığı ve hukuksal niteliğini değiştir­mediği,

(T.C.K. 210, 213) (5.C.D.-26.1L1976-3055/3378)

190. Rüşvet alma suçunun kovuşturulması 3628 sayılı Kanun uyarınca Cumhuriyet Savcılığınca yapılacağından İl Yönetim Kurulu kararının incelenmeksizin geri çevrilmesi gerektiği,

(D.12.D.E:1999/4105, K.No:1999/2963)

I. KAMU KONUTLARI:

191. Bekar memurun kendisine tahsis edilen lojmanda evli kardeşiyle birlikte oturabileceği, (D.8.D.E: 1994/2736,K. 1995/1193)

192. Kamu Konutları Yönetmeliğinin 2 sayılı cetvelinin II.Grup 7/A bendinde, Bakanlıklara bağlı ve ilgili ' kuruluşlarda görevli müfettişlerin görev tahsisli konut tahsis edilecek unvanlar arasında sayılmaması yolundaki noksan düzenlemenin iptali,(D.İ D.D.G.K.E: 1989/23; K:1990/15)

193. Kamu Konutları Yönetmeliğinin, görevi tahsisli konutlarda oturmayı belli bir süre ile sınırlamadığı, (5.D. E: 1989/1713; K: 1989/1677)

194. Kamu Konutları Yönetmeliğinin 4. Sayılı cetvelinin (g) sütununun 11.9.1987 günlü, 87/12144 sayılı Bakanlar kumlu Kararıyla yeniden düzenlenmesi sonucunda, aile fertlerinin gelirleri toplamının 1.200.000 TL. sı için (-1) puan düşürülmesi gerek­tiği, (D.İ.D.Daireleri E:1996/741; K:1998/524)

İ. KEYFİ VE SERT MUAMELE:

195. Tehdit dövmek ve hakaret suçlarından şikayetten vazgeçme sebebiyle kovuş­turma yapılmayacağı,

(D.2.D.E:1989/2171;K: 1989/3253)

196. Memurun memura hakareti ve memurun memuru dövmesi re’sen soruştu­rulması gereken suçlardan olması nedeniyle, kişisel yakınma olmadığı yada davadan vazgeçildiği gerekçesiyle kovuşturmanın yapılması engellenemez. (D.2.D. E: 1976/1073 ;K: 1976/1609)

J. KILIK KIYAFET :

197. Türbanlı olarak avukatlık stajı yapılamayacağı, (D.8.D.E: 1 992/3342,K. 1993/2611)

198. Başbakanlığın kılık kıyafetle ilgili 20.09.1980 tarihli genelgesine aykırı olarak bina içinde başı örtülü olarak görev yapan aday memurun memuriyetle bağdaşmayan bu davranışı nedeniyle görevine son verilebileceği, (D.10.D. K:1982/9856, E: 1981/ 1706)

199. Derslerde kız öğrencilerin başlarını örtmelerine göz yumduğu anlaşılan İmam Hatip Lisesi Müdürüne 657 sayılı yasanın 125/C maddesi uyarınca idarece 4 ay kısa süreli durdurma cezası verilmesinde isabetsizlik olmadığı, (D.10.D. K:1986/549, E:1984/319)

200. Anayasa Mahkemesinin kararlarında, Anayasanın laiklik ve düşünce özgürlüğüne ilişkin kurallarına verdiği anlam ve içerikle Avrupa İnsan Hakları komisyonunun konuya ilişkin değerlendirmelerinde bir çok ortak nokta bulunmaktadır. Komisyon no:18783/91, L.B/Türkiye K.t.3.5.1993 günlü no: 19278/90 , Ş.K./ Türkiye K.t.3.5.1993 günlü kararlarında , yükseköğrenimi laik bir üniversitede yapmayı seçen bir öğrencinin bu üniversitenin düzenlemelerini kabul etmiş sayılacağına, üniversitelerce getirilen düzenlemelerin farklı inanıştaki öğrencilerin birlikteliğini sağlamak amacına yönelik olarak, öğrencilerin dinsel inanışlarını açığa vurma özgürlüklerini yer ve biçim bakımından sınırlayabileceğini, özellikle nüfusun büyük bir çoğunluğunun belirli bir dine mensup olduğu ülkelerde bu dinin tören ve simgelerinin herhangi bir yer ve biçimde bir sınırlama olmaksızın sergilenmesinin, sözü geçen dini uygulamayan ve başka bir dine mensup olan öğrenciler üzerinde baskı oluşturabileceğine, laik üniversitelerin , öğrencilerin kılık ve kıyafetlerine ilişkin kurallar koyarken kimi kökten dincilerin yüksek öğretimde kamu düzenini bozmamalarını ve diğerlerinin inançlara zarar vermemelerini sağlayama özen gösterebilecekleri açıklanarak L.B.ve Ş.K. isimli öğrencileri, laik üniversite düzeninin gereklerine uygun biçimde fotoğraf vermedikleri gerekçesiyle okul diploması verilmemesi din ve vicdan özgürlüğüne müdahale olarak görülmemiş ve şikayetin kabul edilmez olduğuna karar verilmiştir.

Avrupa İnsan Hakları mahkemesinin 15.2.2001 günlü Dahlab- İsviçre No: 42393 / 98 sayılı kararında da ; bir ilkokul öğretmeninin görev sırasında başını örtmesi nedeniyle ilköğretim dairesince getirilen başörtüsü veya türban takma yasağına karşı yapılan başvuruyu reddeden Cenevre’deki Conseil d’Etat’a kararını inceleyen Federal Mahkemenin , davacının mesleğinin kendisini Devletin temsilcisi durumuna soktuğunu, başörtüsünün güçlü bir dini sembol olduğunu belirterek dinsel tarafsızlık ve kadın erkek eşitliği ilkelerini koruma gerekçesiyle Conseil d’ Etat’a kararına onamasından sonra yapılan başvuruyu çocukların çok kolay etkilenebileceklerini, bir yaşta bu tür sembollerin bir biçimde onları dinlerini değiştirme yönünde etki yapabileceği bunun da ötesinde yalnız kadınların başlarını örtmelerinin zorunlu olmasını, kadın erkek eşitliği ile ve demokratik bir toplumda öğretmenlerin öğrencilerine vermeleri gereken özgürlük, başkalarına saygı ve bundan da önemli olarak eşitlik ve ayrımcılık yasağı mesajlarıyla bağdaştırmanın güç olduğunu, başvuruda bulunan öğretmene uygulanan yasağın kadın olmasından kaynaklandığını, devletin ilköğretimde tarafsızlığı gerçekleştirme gibi yasal (Meşru) bir amaç ta getirildiğine, erkeklerinde hiç kuşkusuz bir dinin mensubu olduklarını gösterebilecek bir biçimde giyinmelerinin yasaklanabileceğini belirterek reddetmiştir.denilmektedir.(Anayasa Mah. E:1999/2 K:2001/2 sayılı ve 22.06.2001 günlü kararı R.G.05.01.2002/24631 Mükerrer)

201. “ Devletin, farklı din ve inanışların uygulamasında tarafsız olması kamu düzenine, dini barışa ve demokratik toplumda toleransa katkıda bulunması esastır”

“Örneğin demokratik bir toplumda dini açıkça uygulama özgürlüğü başkalarının haklarının korunmasına dayanan halkın eğitime, kamu düzeni ve kamu güvenliğine sağlama amacıyla sınırlanabilir.”

“Aynı çerçevede, laik üniversitelerde kökten dinci hareketlerin kamu düzenine zarar vermemesi ve başkalarının inançlarını ihlal etmemesi amacıyla alınan tedbirler Sözleşmenin 9. maddesi çerçevesinde ihlal içermemektedir. “

“Sözleşme organları, daha önce Türkiye’deki laiklik kavramını devletin temel ilkelerinden biri olarak kabul etmiş ve hukuk ve insan haklarına verilen önem ile aynı çerçevede yer aldığına karar vermiştir. Bu ülkeye saygı duymayan hiçbir hareket kabul edilmez ve din özgürlüğüne ilişkin Sözleşmenin 9. maddesinin sağladığı korumadan yararlanamaz.”

“ Diğer taraftan demokratik bir toplumda müdahalenin gerekli olması 11/2 madde anlamında zorunlu bir toplumsal ihtiyacı içermektedir.

Temel görüş ve belirlemelere yer verilmiştir.

Bu nedenlerle üniversitedeki başörtüsü sınırlaması, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında özgürlükler açılımı ile kaldırılabilecek bir olgu değildir. Ayrıca Avrupa Birliği ülkelerinde de benzeri sınırlamalar hukuka aykırı görülmemiştir. (Av.İnsan hak. Mah.; 41340 / 98, 41342/98, 41343/98 ve 41344/98 nolu başvurularla ilgili 31.07.2001 günlü kararı)

202. Memur olarak görev yapan davacının görev yerine belirlenen usul ve esasları (başörtüsü) yerine getirmediği veya getiremeyeceğini de ısrarla belirtmesi nedeniyle Aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı,

(D.8.D.E: 1 993/543.K. 1 993/3747)

203. Yardımcı hizmetler sınıfında santral memuru olarak çalışan davacının, başını örtmesi nedeniyle belirlenen yasa ve hukuk hükümlerine aykırı davranan davacıya öncelikle eyleminin karşılığı olan 5/g maddesi uyarınca uyarma cezası verilmesi gerekirken, illa maddesi kapsamında bir eylem tespit edilmeden doğrudan bu madde uyarınca kamu görevinden çıkarma cezası verilerek, davacının eyleminin bu madde kapsamında değerlendirilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin yürütülmesinin durdurulmasına ilişkin karara iti­raz üzerine, itiraz edilen kararla ilgili dosyada bulunan davacının yazılı ifadesi ve sözlü ifade tutanağının incelenmesinden, davacının uymak zorunda olduğu kural­ları bilmediği veya bu konuda uyarılmadığı için değil, Kıyafet yönetmeliğinde yer alan kuralları benimsemediği, görev mahallinde başı açık görev yapmayı kabul et­mediği, ileriye yönelik olarak da aynı şekilde davranacağı ve yönetmeliklerde yer alan kıyafetle ilgili kurallara uygun davranmayacağını açıkça ifade ettiği ve aynı davranışını sürdürdüğü anlaşılmaktadır.

Bu durumda uyarma cezası verilmesini gerektiren davranıştan farklı olarak, uyulması gereken kuralları biliyor olmasına rağmen, ideolojik veya siyasi amaçlarla kurumun huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmak biçiminde gerçekleşen davranış­larını ısrarcı bir biçimde sürdüren davacıya kamu görevinden çıkarılma cezası veril­mesi uygulanmasında mevzuata aykırı bir yön görülmemiştir. (D. İd.Dav.Dai.Gn.Kurul Kararı 7.5.1999 Y.D İtiraz No: 1999/229)

204. Kamu Kurum Ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik Hükümlerini Uygulamayıp bu yönetmelik hükümlerini uygulayan kamu görevlisine baskı yapıp tehdit etmenin TCK’ya göre suç oluşturduğu, (D.2.D.E:1998/258 K:1999/2847)

K. ÖZEL ÖĞRETİM :

205. Özel lisede fizik dersi öğretmenliği yapmasına izin verilmemesine ilişkin işlem idare mahkemesince iptal edilmiş olan davacıya maddi ve manevi taz­minat ödenmemesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, (D.12.D. E:1997/1331, K:1997/1210)

206. Özel motorlu taşıt sürücü kursu görevlileri hakkında genel hükümlere göre kovuşturma yapılması gerektiği,

(D.2.D.E:1997/2118; K:1997/1885)

207. İkamet ettiği veya iş yerinin bulunduğu yerlerde sürücü kursu olanların baş­ka il ve ilçelerdeki sürücü kurslarına devam edemeyecekleri yolundaki düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı, (D.8.D. E:1995/1239 K: 1997/4107)

208. 222 sayılı yasa gereğince, okul ve tesislerinin bulunduğu yerin 100 metre ci­varında kahvehane açılamayacağı; yasada ön görülen 100 metre civarının etkileşim alanı olarak hesaplanması gerektiği, bu itibarla işyeri ile okulun bahçe duvarının ara­sındaki mesafe dikkate alınarak işyeri açma ruhsatı verilmemesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, (D.10.D. E:1997/394 K:1998/510)

209. Ceza verilmesinden itibaren 5 yıl geçtikten sonra, ceza hiç verilmemiş sayılacağı için, ilgilinin idareye başvurarak sürücü belgesinin geri verilmesini isteyebileceği, (D.5.D.E: 1990/1181; K:1991/411)

210. Dershane Müdürünün işlediği suçtan ötürü M.M.H.K.’a tabi olmayacağı, (D.2.D.E:1987/178, K:1987/338)

211. Özel Dershaneler ve özel eğitim kurumları personeli hakkında MMHK’a göre karar verilebileceği,

(D.2.D.E:1988/1291, K: 1988/1911)

212. 625 sayılı Yasanın 49. Maddesinde yer alan ve Özel Öğretim Kurumları yönetici ve öğretmenleri hakkında M.M.H.K. hükümlerinin uygulanmasına olanak tanımayan hükme rağmen ve anılan yasada soruşturma yöntemi konusunda bir başka düzenlemede bulunmamasına karşın sanık... hakkında M.M.H.K hükümlerine göre verilen Men-i Muhakeme kararının bozularak, M.MH.K.'na göre karar verilmesine yer olmadığına ve genel hükümlere göre işlem yapılmak üzere dosyanın yetkili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine (D.İ.İ.K.E: 1995/103,K. 1995/219)

213. Devlet Memurları Kanunun 36/C maddesinde yer alan “özel okul” ibaresinin geniş anlamda yorumlanması gerektiği ve davacının özel öğretim kurumu niteliğinde olan özel dershanedeki hizmetinin, 657 sayılı Kanunun 36/C maddesi uyarınca intibakında değerlendirilmesi gerektiği, (D.5.D.E.No:1999/4809, K.No:2000/541)

214. MEB’na bağlı resmi okullarda görevli yükseköğrenim görmüş sınıf öğretmenlerine; görev yaptıkları okulda haftalık ders saatlerini doldurup doldurmadıklarına bakılmaksızın, haftada 8 saate kadar özel öğrenci etüd eğitim merkezlerinde ek ders görevi verilebileceği, (D.8.D. E:2000/2324, K:2000/7746)

L. ÖZLÜK HAKLAR:

215. Kendi isteği ile müfettişlikten öğretmenliğe atanan davacının yeniden müfet­tişliğe atanmak için yaptığı başvurunun daha sonra yapılan hukuki düzenleme uya­rınca reddinde hukuka aykırılık bulunmadığı, (D.5.Daire 28.11.1996 E.95/1040; K. 96/3688)

216. Yargılandığı suçtan beraat eden davacının şeflik kadrosuna atanamamasında mevzuata uyarlık bulunmadığı, (D.5.D. E. 90/3204; K. 91/417)

217. İlkokul müdürlerine verilecek disiplin cezalarında 657 sayılı Yasa yerine 1702 sayılı Yasanın uygulanacağı, (D.8.D. E:199614273 K:1997/4100)

218. Öğretmen olarak çalışmaktayken şehit edilen kamu görevlisi nedeniyle ida­renin “sosyal risk” ilkesi gereği tazmin sorumluluğu olacağı; Emeklilik aylıkları ve yardım kampanyaları sonucu ödenen tutarların tazmini gereken zarar miktarından düşülmeyeceği, (D.10.D. E:1996/10146 K:1998/2344)

219. Devlet memurluğuna atanmadan önce, adli sicilden kaydı çıkarılan mahku­miyetin Devlet memurluğuna engel teşkil etmeyeceği, (D.12.D. E:1996/3534 K:1998/1579)

220. Mazeret izninin kullanılması amirin muvafakatine bağlı olduğundan, bu iznin bir dilekçe ile istenilmiş olmasının yeterli sayılmayacağı ve istemin uygun görüldüğü yolunda amirin yazılı onayının da alınmış olması gerektiği, (D.5.D. E: 1987/2125, K: 1989/742)

221. İki yıllık süre sonunda asaletinin onaylanmasına engel durumu bulunmayan ve idarece iki yılın sonunda görevine son verilmesine gerekli kılacak saptamalarda bulunmaksızın memurluk statüsü sürdürülen davacının asil memur kazandığının kabulü gerektiğinden hakkında 657 sayılı yasanın 56. Ve 57. Maddelerinin uygulana­mayacağı, (D.12.D. E:1998/2011 K:1998/2434)

222. 657 sayılı yasanın 76.maddesine dayalı işlemlerde kamu yararı ve hizmet gereklerinin yanı sıra ilgilinin kazanılmış hak aylığının korunmasının da gözetilmesi gerektiği, (5.D.E: 1989/825; K: 718)

223. Eğitim müfettişi olan davacının ikinci hizmet bölgesi sayılan yerde en az beş yıllık hizmet süresini tamamlamadan bir başka ile yapılan atamasına ilişkin işlemin mevzuata aykırı olduğu ve bu aykırılığın, eşinin yaptığı istek doğrultusunda, görev yerinin üçüncü bir il olarak değiştirilmesiyle ortadan kalkmış sayılmayacağı, (5.D.E: 1988/1981; K: 1989/638)

224. Yeterlik sınavında başarısız olan müfettiş yardımcılarının başka görevlere atanmasına ilişkin düzenlemede mevzuata ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı, ancak sözlü sınav sonucunun anlatım ve kişilik gibi amacı kapsamı anlaşılamayan hususlara göre belirlenmesinin yönetmelik hükümlerine açıkça aykırılık oluşturduğu, (D.E:1988/2954, K: 1989/32)

225. Davacının göreve başlaması gerektiği belirtilen günün Pazara rastladığı anlaşıldığından, büro hizmetinde çalışan ilgilinin esasen bu tarihte göreve başlama imkansızlığı dikkate alındığında, izin tecavüzünün Pazartesi günü başladığının kabulü gerekeceği, (10.D. E:1988/804; K:1989/1188)

226. Ortaöğretimde öğretmenliğe atanması nedeniyle davacının ilkokul öğretmenleri sağlık ve Sosyal yardım Sandığı üyeliğinin sona erdirilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, (D.5.D. E: 1988/1598, K:1990/1683)

227. Görevinde başarılı olduğu ödülleri ile anlaşılan ve nakline sebep olarak gösterilen hususlar belgelerle sağlanmayan davacının nakil işleminin tesisinde kullanılan takdir yetkisinin kamu yaran ve hizmet gerekleri amacına uygun olmadığı,

(D.5.D.E: 1984/834,1986/128)

228. Haklarında tesis edilen göreve son verme, görevden çekilmiş sayılma ya da benzeri işlemlerin yürütmenin durdurulması kararıyla durdurulması üzerine görevine döndürülen memurlara fiilen görev yapmadıkları döneme ait özlük haklarının ödenmesi gerektiği,

(D.5.D.E: 1983/116,K. 1983/144)

229. Milli Eğilim Bakanlığı memur ve öğretmenlerinin raporlu oldukları dönemde, ücretli ek ders görevlerine devam edemeyecekleri, öğrenci oldukları yüksek okulun derslerini izleyip sınavlarına girebilecekleri, (D.3.D.K:1979/68,E:1978/1321)

230. Ayrı ayrı hastalıklardan verilen istirahat raporlarının, sağlık kurullarınca onanmasına gerek bulunmadığı ve 657 sayılı yasanın 94.maddesinin bu yönde uygulanması gerektiği,

(D.3.D.K:1981/83,E:1981-55)

231. 657 sayılı yasanın 94. Maddesi uyarınca görevden çekilmiş sayılan kişinin, görevden ayrıldığı tarihten itibaren bir yıl geçmeden tekrar göreve dönmek için yaptığı başvurunun reddinde mevzuata aykırılık bulunmadığı, (5.D. E: 1989 / 2002, K: 1990/730)

232. Üst öğrenimi bitirmesi nedeniyle 657 sayılı Kanunun 36/A-12-d maddesi uyarınca yapılan intibak işlemine karşı süresinde dava açmayan davacının yükselebileceği dereceye getirilmesinin kadro şartına bağlı olduğu, (D. 5.D.E:1999/413 K:1999/1112)

233. İdare tarafından kadro şartı aranmaksızın davacının intibakı yapılabilecek iken, kadro aranması sonucu geçirilen zaman nedeniyle uğranılan zararın tazmini gerektiği, (D.5.D.E:1996/985 K:1999/1055)

234. Davacının kullandığı 6 ay ücretsiz izin süresinin borçlandırılması istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan dava sonucunda davanın reddine karar veren idare mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmadığı, (D.10.D.E:1997/4983 K:1999/3358)

235. a-Tedviren görevlendirilen kişilere vekalet aylığına eşdeğer tutarda bir meblağın ödenmesi gerektiği, b-Tedviren görevlendirmelerde zam ve tazminat farkı ödenmeyeceği hakkında. (D.11.D.E:2000/9798, K:2003/1654)

236. Aylıksız izne ayrılan memurun eş ve çocuklarının sağlık giderlerinin kurumunca karşılanmasının gerektiği. (Sayıştay Gen. Kur. E:1988 /1, K: 4620/1)

M. SENDİKAL FAALİYETLER :

237. Devlet memuru olan ve aynı zamanda sendika şube sekreteri olan davacının basına bilgi ve demeç vermek eylemi nedeniyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği,

(D.8.D.E:1996/814; K:1998/1927)

238. Öğretmen olan davacının,Valiliğin icraatı ile ilgili olarak basına açıklama yaptığı gerekçesiyle disiplin cezası ile cezalandırıldığı işlemde, davacının sendikası temsilcisi sıfatıyla verdiği demecin öğretmenlik görevine ilişkin olmamakla birlikte devlet memuru olması nedeniyle hizmeti özelliğine aykırı olan amirlerini suçlayıcı bu davranışına disiplin cezası verilmesi yerinde ise de suçla verilen ceza arasında adil bir denge bulunması gerektiğinden daha hafif bir ceza verilmesi gerektiği,

(D.8.D.K:1993/4214,E:1993/1617)

239. Sendikanın yetkili kurullarınca alınan karara uyarak, kamu görevlilerinin içinde bulunduğu mali sıkıntının kısmen düzeltilmesi ve kamuoyunca bilinen bu sıkıntıları yine kamuoyuna anlatarak desteğinin sağlanması amacıyla bir gün göreve gelmeme fiilinin mazeret olarak kabulünün gerektiği, bu eylemin disiplin suçu teşkil etmediği, ( D.10.D.E:2001/3307 K:2001/4415)

N. SINAV:

240. Okul dışından bitirme sınavlarına girenlerden memur olanlara görev yer­leri değinmesi durumunda tanınan sınavlara yeni görevlerindeki il merkezin­de girme hakkının, özel iş yerlerinde çatışan veya kendi işinde çalışan kişile­re de tanınması gerektiği,

(D.8.D.E:1985/735, K:1987/88)

241. Sınavların yapılış koşullan ve sınav evrakı objektif değerlendirmeye esas alınamayacak biçimde olduğundan, lise diplomasının geçersiz sayılmasında isabetsizlik bulunmadığı,

(D.8.D.E: 1982/1985.K.1983/1482)

242. Okul dışı bitirme sınavlarının mevzuata uygun bir biçimde yapılmadığı, soru sorma tekniği ile cevapların objektif olarak değerlendirilmediğinin açıkça ortaya çıkması durumunda alınan diplomaların geçersiz sayılacağı,( D.8.D.E:1985/851)

243. Kopya kağıdında yazılı olan bilgilerin sınavda sorulan sorularla ilgili olmaması nedeniyle, davranışın kopya sayılamayacağı,

(D.8.D. E.1991/3377,K.1993/1270)

244. Usulüne uygun olarak yapılmayan memuriyete alma sınavlarının iptali halinde, sonuçlarının da etkisiz kalacağı,

(D.5.D.E: 1 977/36 1 5,K. 1 979/6034)

245. Davacının sınav günlerinde rahatsız olduğu, Devlet Hastanesi Baştabipliğinden alınan raporlardan anlaşılması nedeniyle, başarısız olduğu sınavların geçersiz sayılarak yenilenmesi gerekeceği,(D.E: 1988/183, K: 1989/489)

246. Sınav sonuçlarının öğrenciye ilan tahtasından duyurulmasında ve gireceği sınav günlerinin de yine buradan bildirilmesinde usule aykırı bir yön bulunmadığı,(8.D.E: 1988/442; K: 1989/590)

247. Sınav sırasında kopya tutanağı tutulmadığı gerekçesiyle işlemin iptal edileme­yeceği, sınav anında olmamakla birlikte sonradan kopya muamelesi yapılabileceği, (D.8.D. E:1995/3173 K:199713474)

248. İdarenin gereken incelemeyi yapmaksızın hataen ikinci kez katıldığı sınav­da başarı sağlayan Öğrencinin müktesep hakkının tanınması gerekeceği, (D.12.D. E: 1967/521; K: 1968/163)

O. SORUŞTURMA :

249. Disiplin cezası verilmesine neden olan olayın meydana geldiği okul müdürünün aynı günlü başvurusu üzerine fiilin dairece öğrenildiği günden bir ay geçmeden soruşturma onayı ile soruşturmacı tayin edil­diği, muhakkikin üç ay sonra soruşturmaya başladığı, filin öğrenildiği ta­rihten itibaren bir aylık süre dolmadan disiplin soruşturmasına başlandığından disip­lin cezası verme yetkisinin zaman aşımına uğradığından söz etmeye imkan bulunma­dığı,

(D.10.D.E: 1988/191; K: 1989/454)

250. Memurun memura hakareti ve memurun memuru dövmesi, resen soruşturul­ması gereken suçlardan olması nedeni ile kovuşturmanın yapılması engellemeyeceği, (D.2.D. 1976/809)

251. MEB’ndan izin almadan İlköğretim Hizmetleri için yapıl­mış bulunan ilkokullarda Kur’ an Kursu açılmasını gerçekleştiren memurların görev­lerini savsakladıkları ve kötüye kullandıklarının kabulünün gerekeceği, (D. 2. D. 1977/1328)

252. Görev sırasında işlenmeyen ve görevden doğan bir suç niteliğinde bulunmayan işlemler, M.M.K.na tabi değildir. (Yargıtay Ceza Kurulu,1971/46 sayılı kararı)

253. Soruşturma dosyasında sanık hakkında soruşturma yapılmasına ilişkin emir olmadığından, usulüne uygun soruşturma emri alınması gerektiği,

(D. 2. D. K:1977 - 1476/166)

254. Takibi şikayete bağlı suçlardan, şikayetten vazgeçme nedeniyle kamu dava­sının düşeceği ve vazgeçilen davanın bir daha açılamayacağı, (D. 2. D. K:1976 - 244/809 sayılı kararı)

255. Şahsi şikayete bağlı hakaret suçundan kovuşturma yapılması için mağdur ta­rafından usulüne uygun verilmiş şikayet dilekçesi bulunmadığından, il idare kurulu kararının bozularak, karar verilmesine yer olmadığına, (D.2.D.K:1966- 2828/2846 sayılı kararı)

256. Her vatandaşın şikayet hakkı olduğuna göre sanığın suçsuz olduğunu bildiği kimselere bir garez isnatta bulunmak suretiyle iftira ettiği hakkındaki kesin delillerin gösterilmemesi yolsuzdur. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 16.3.1945)

257. Öğretmenler okula girdikleri dakikadan paydos edilip çıkacakları dakikaya ka­dar görevli sayıldıklarından iki ders arasındaki teneffüs zamanlarında görevli sayılacakları (Yargıtay 4. Ceza Kurulunun 7.9.1949 gün ve 1100/1905 sayılı kararı)

258. Memurların mesai saatleri dışında tatillerde ve izinli bulundukları sırada gö­revden doğma olmamak kaydı ile işlemiş oldukları kişisel nedenlere dayalı suçların (dövme hakaret tehdit vb) haklarında umumi hükümlere göre işlem yapılacağı, (Ce­za genel kurulunun 13.12.1930 gün ve 48 sayılı kararı)

259. Her vatandaşın şikayet hakkı vardır. Rüşvet iddiasının ispat edilmemesi ifti­raya delalet etmez. (Yargıtay 4. Ceza dairesi 14.2.1944 10861/1410)

260. İzinli bulunan memurun vazifesi mevzu bahis olmayacağından işlediği suçun umumi hükümlere göre takip edilmesi gerektiği, (Ceza genel kurulunun 22.6.1963 gün ve 59/58 sayılı kararı)

261. 657 kanun sayılı D.M.K. nu gereğice Devlet memuru olan hizmetliyi T.C.K. nun 279/1 maddesine göre memur saymaya yasal olanak olmadığı, (Y.C.G.K. —25.11.1985 K. 1-410/595)

262. Okul kooperatifine ilişkin suçların görevle ilgili olmayıp genel hükümlere göre kovuşturulması gerektiği, (D.2.D. E: 1986/2573 ; K: 1988/4341)

263. Görev dışında işlenmiş suçlar hakkında genel hükümlere göre işlem yapıla­cağı, (D.2.D. E: 1978/12 ; K: 1978/2653)

264. Atatürk’ün anısına hakaret suçunun genel hükümlere göre kovuşturulacağı, (D.2.D. E: 1979/2623 ; K: 1979/2385 : Y.G.C.T. E: 1979/171 ; K: 1979/249)

265. Farklı Bakanlık mensuplarının ortaklaşa suç işlemeleri halinde soruşturmanın müştereken yapılması gerektiği, (D.2.D. E: 1976/477 ; K: 1976/1025)

266. Soruşturma emrinin açıklık taşıması gerektiği, (D.2.D. E: 1985/423 , K:1987 /1399)

267. Danıştay kararını uygulamamanın veya geç uygulamanın yargılamayı gerek­tirdiği, (D.2.D. E: 1984/466 ;K: 1984/1509)

268. Vefat eden sanığın nüfus kayıt örneğinin dosyaya konması gerektiği, (D.2.D. E: 1981/1933 ; K: 1981/2961)

269. Bilirkişi raporunun yemin verdirilerek alınması gerektiği,

(D.2.D. E:1978/114; K: 1978/142)

270. Soruşturmacıların re’sen soruşturma yapamayacakları,

(D.2.D. E: 1967/81; K: 1967108)

271. Hakaret suçundan şikayetten vazgeçme sebebiyle kovuşturmaya yer olmadı­ğı, (D.2.D. E: 1987/1896 ; K: 1987/2667)

272. Dövmek suçundan şikayetten vazgeçme sebebiyle kovuşturmaya yer olma­dığı, (D.2.D. E:1989/2211 ; K: 1989/3382)

273. T.C.K. nun 459/2. Maddesine ilişkin yaralamak suçunun şikayete bağlı ol­madığı, (D.2.D. E: 1989/2212 ; K: 1989/3383)

274. T.C.K nun 266. Maddesine ilişkin hakaret suçunun şikayete bağlı olmadığı, (D.2.D. E: 1985/3505 ; K: 1986/364)

275. T.C.K nun 245.maddesine ilişkin dövmek suçunun şikayete bağlı olmadığı, (D.2.D. E: 1989/2186; K: 1989/3259)

276. Takibi izne bağlı suçlardan bu izne alınmadan re’sen soruşturma yapılamayacağı, (D.2.D. E: 1961/2691 ; K: 3576)

277. 'ı döven sanığın fiilin TCK.nun 245.maddesine ilişkin ve kovuşturulmasının takibi şikayete bağlı olmayıp resen kovuşturulacağı vazgeçme ile yapılan kovuşturmanın ortadan kalkmayacağı,

(2.D.E: 1989/320,K: 1989/764)

278. Ölüm nedeniyle sanık hakkında kovuşturmaya yer olmadığı, (2.D.E: 1989/171, K:1989/905)

279. Yakınıcıyı döven sanığın TCK’nun 456/4 ve 460.maddelerine ilişkin eyleminin vazgeçme nedeniyle kovuşturulamayacağı, (2.D.E: 1989/303,K: 1989/908)

280. Resmi mührü kaybetmek eyleminin disiplin soruşturmasını değil T.C.K.’na göre ceza kovuşturulmasını gerektirdiği, (D.2.D. E:1996/3493 K:1997/42)

281. Yasada aksi belirtilmedikçe, cezaya ilişkin bir hükmün değiştirilmesi halin­de failin lehine olan ceza hükmünün uygulanacağı, (D.3.D. E: 1996/4162 K: 1997/4829)

282. Kanunda öngörülen cezanın idari düzenlemeyle getirilmesinin, “Cezanın ka­nunla konulması “ genel kuralının ihlali anlamında olduğu, (D.4.D. E: 1996/2603 K: 1996/5672)

283. Kamu görevlileri hakkında ceza soruşturması açılmasına ilişkin olarak veri­len kararların idari davaya konu olacak nitelikte kesin ve yürütülmesi zorunlu bir iş­lem olmadığı, (D.8.D. E:1997/1582 K:1998/333)

284. Çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişi incelemesi yapıl­ması gerektiği, (D.9.D. E:1997/3912 K:1998/669)

285. Hakkında soruşturma yapılacak olan sanığın kimliğinin saptanması gereke­ceği, (D.2.D. E:1998 /916 K: 1998/1356)

286. Soruşturmanın esenlikle yürütülmesi gerekçe gösterilerek kamu personeli­nin bir başka yerde geçici görevlendirilmesi yoluna gidilemeyeceği, (D.5.D. E: 1989/547 K: 1990/420)

287. Birlikte işlenen suçlarda ast üste bağlı olarak aynı yargı yerinde yargılanmaları gerektiği, (D.2.daire Esas: 1989/1476 Karar: 1990/710)

288. Soruşturma emri kapsamında bulunmayan sanıklar hakkında il yönetim kurulunca verilen kararın bozularak, ortadan kaldırılması gerekeceği, (2.D. E: 1987/35 1 9, K: 1989/2591)

289. Aynı soruşturmaya dayalı olarak tanık hakkında iki kez nakil işlemi tesisinde haklı bir isabet bulunmadığı,

(İ.D.D.G.K.E:1989/379, K: 1989/153)

290. 5816 sayılı Kanunda yazılı suçlan işleyenler hakkında genel hükümlere göre kovuşturma yapılması gerektiği, (2.D.E: 1988/2423; K:1990/778)

291. TCK.nun 565. maddesine ilişkin suçun TCK. nun 102 / 6. Maddesi uyarınca 6 aylık zamanaşımı süresine tabi olduğu. (Danıştay 2.D. E.No:1990/768, K.No:1991/739)

292. Anılan yasa ve yönetmelikte sorumluluk ve yetki verilen Disiplin Amirin hem soruşturmacı, hem de ceza veren konumunda olmasını engelleyen bir kural bulunmamaktadır. Diğer yandan kamu görevlilerinin, kamu hizmeti sırasında yaptıkları yönetsel işlemlerin yasa, tüzük ve yönetmeliklere uygun olması zorunludur. Kamu görevlilerinin kişisel olarak yansız bir konumda bulunup, bulunmadıkları konusunda bir irdelemeye gerek yoktur. Yargıçların kişisel yansızlığı ile diğer kamu görevlilerinin kişisel yansızlığım birbirine karıştırmamak gerekir. Yargıç yansızlığı yasalarla özel olarak düzenlemiştir.

Cezayı veren kişinin yansız konumda olup olmadığının incelenmesi yerine, verilen cezasının yasa, tüzük, yönetmelik ve hukuk kurallarına ve işlenen suçun niteliğine uygun olup olmadığının incelenmesi gerektiğinden (İdare Mahkemesinin olayda davacı hakkında soruşturmayı yürüten ve sonuçlandıran disiplin amirinin soruşturma dosyasında yer alan bilgi ve belgeleri değerlendirerek karar vermesi yansızlık ilkesi ile bağdaşmadığından işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal eden) kararının bozulmasına, (D.8.D.E: 991/1310,K.1992/215)

293. Memur iken işlediği disiplin suçundan dolayı hakkında soruşturmaya başvurulmuş, ancak, bu soruşturma bitmeden görevden ayrılmış bir kişi hakkındaki soruşturmanın sonuçlandırılması gerektiği, ( D.3.D.K:1977/42, E:1977/47)

294. MMHK uyarınca yapılacak soruşturma­larda sanığın kaybolması veya suçu işledikten sonra bir akıl hastalığına uğra­ması durumlarında, karar kurullarınca soruşturmanın geçici olarak tatiline karar verilebilmesine olanak bulunmadığı, (D.1.D.E:1986/372. K:1987/33)

295. Kimliği belirli olmayan sanıklar hakkında karar verilmesinin mümkün ol­madığı (D.2.D.E:1987/210,K:1987/370)

296. Açılan soruşturmada davacının müfettiş tarafından savunması alındığı için yeniden savunma alınmasına gerek olmadığı (D.8.D.K:1996/652,E:1994/6429)

297. C.M.U.K.nun 135 ve 136. maddelerinde 3842 sayılı kanunla yapılan değişikliklerin 4483 Sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Kanun gereği yapılan ön incelemelerde de uygulanacağı (4483 Sayılı Kanun Madde: 16) sanık memurun sorgusunda dilerse avukat bulundurabileceği ya da baro tarafından tayin edilecek bir avukat isteyebileceği hususunun hatırlatılmasının gerektiği (D.1.D.E:1993/29, K:1993/26)

298. Disiplin soruşturmasında ilgilinin savunmasının istendiği andan itibaren soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek belgeler ile sicil dosyası hariç, ilgilinin veya avukatının disiplin dosyasının tamamını incelemeye ve istediği belgenin bir örneğini almaya hakkının bulunduğu, (D.1.D.E:2202/26 K:2002/52)

299. MMHK hükümlerine göre yapılan soruşturmalarda sanık ve tanık ifadelerinin alınmasına yeminli zabıt katibi bulundurulmasının zorunlu olmadığı, (D.1.D.E:1995/195, K.1995/220)

300. Memurun memura hakareti ve memurun memuru dövmesi, resen soruşturulması gereken suçlardan olması nedeniyle kovuşturmanın yapılması engellenemez,( D.2.D.1976/809)

301. Bakanlıkların ve diğer kurumların yurtdışı teşkilatında görevli bütün memurların disipline aykırı davranışları hakkında Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla ilgili kurumca disiplin soruşturması yapılması gerektiği, (D.8.D. E:1996/5187 K:1999/198)

302. MMHK’a göre yapılan soruşturmalarda ifade almanın zamanaşımı süresini kesmeyeceği, (D.2.D. E:1997/1968, K:1999/1043)

303. Görevin niteliği ve hizmetin özelliği dikkate alınarak ve davacının geçmiş hizmetleriyle kariyer ve liyakat ilkeleri de göz önünde bulundurularak tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, (D.5.D.E:1996/976 K:1999/1655)

304. Yazılı ve sözlü olarak devamlı uyarılan davacının, idari yetersizliği nedeniyle görevden alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, (D.5.D. E:1996/981 K:1999/1798)

305. 4483 sayılı Kanuna göre soruşturma izni verilmemesine ilişkin kararın yakınıcıya ve ilgili cumhuriyet başsavcısına yazılı olarak bildirilmesi gerektiği, (D.2.D.E.No:2000/1317, K.No:2000/2326)

306. 4483 sayılı Kanun uyarınca ihbarcıların itiraz hakkının bulunmadığı, (D.2.D.E:2000/3379, K:2000/4137)

307. 4483 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesine göre soruşturma emrinin verildiği tarihin MMHK uyarınca işlemlerin başladığı tarih olarak kabulü gerektireceği, diğer taraftan 4483 sayılı Kanuna tabi olup MMHK'ya göre hakkında verilen lüzumu muhakeme kararı kesinleşen görevliler yönünden de kamu düzeni bakımından işlem yapılması gerektiği, (D.2.D. E:2000/2733, K:2000/3146)

308. a-Yetkili merci tarafından verilen “soruşturma izni” kararının geri alınamayacağı,

b-Bakanlık Teftiş Kurulu Başkanı hakkında maiyetinde görev yapmış müfettiş ve müsteşar yardımcısının ön inceleme yapamayacağı hakkında. (D.2.D. E:2002/932, K:2002/3581)

309. Bir memurun, hakkında soruşturma açılacağından bahisle başka bir yerde görevlendirilmesinin söz konusu olamayacağı, 657 sayılı Yasanın 137 ve devamı maddeleri uyarınca işlem tesis edileceği, (D.5.D. E:2000/2655, K:2003/2116)

Ö. TAZMİNAT:

310. Göreve atanmasını gerektiren bir yargı kararı olmadan idarece takdir yetkisi kullanılarak eski görevine iade edilen davacının özlük hakları kaybının tazmininin gerekmeyeceği, (D. 5.D. E:1996/502 K:1997/2127)

311. Anayasanın 129. Maddesinin 5. Fıkrası uyarınca kamu görevlilerinin yetki­lerini kullanırken işledikleri kusurlar nedeniyle idare aleyhine açılan davalarda taz­minata hükmedilmesi halinde, idarenin ödemek zorunda kaldığı tazminatı yasal yol­lara başvurarak ilgili kamu görevlisinden tahsil etme zorunluluğu bulunduğu ve bu anayasal zorunluluk nedeniyle dava dilekçelerinde ayrıca rücu talebinde bulunmaya gerek bulunmadığı, (D.5.D E:1995/3611 K: 1997/2485)

312. İdari yargıda tazmin edilecek zararın “kişisel ve olağan dışı” nitelikte bulun­masının gerek ve yeter koşul olduğu, (D.10.D. E:1996/9012 K:1997/6164)

313. Verilen yürütmeyi durdurma kararının gerekçesi göz önüne alındığında ka­rarın uygulanmamasından söz etmeye olanak bulunmayıp, bu nedenle manevi tazminat talep edilmesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğu, (D.5.D. E:1996/725 K:1998/259)

314. İptal kararı alan davacının göreve başlatıldıktan üç gün sonra yeniden görevden alınmasının iptal kararının uygulanmış sayıldığını göstermeyeceği ve bu uygulamanın nedenleri araştırılmadan davacının tazminat isteminin redde­dilmesinde hukukî isabet bulunmadığı. (D.5.D.E:1986/183, K:1987/1659)

315. Kurumlarıyla hizmet ilişkisi içinde bulunan memur ve diğer kamu görevlilerinin resmi sıfat, yetki, görev ve olanaklarından yararlanmak ve kullanmak suretiyle ürettikleri hizmet sırasında, işledikleri kusurlardan dolayı, üçüncü kişiler tarafından açılacak maddi ve manevi tazminat davalarında, husumetin ilgili kuruma yöneltilmesi, bu nedenle de davaya birinci öncelikle idari yargı yerinde bakılması (UMAH.K:1991/28,E:1991/28)

316. Yargı kararının gerekçesinde yer alan ve durumuna uygun bir göreve makul bir sürede atanan davacının, manevi tazminata konu olabilecek şekilde ızdırap ve elem duymasına yol açan bir hususun bulunmadığı hakkında, (D.5.D. E:1997/1268, K.No:2000/434)

317. İdari işlemlerden dolayı maddi tazminata hükmedilebilmesi için idarenin ağır hizmet kusuru bulunması gerektiği, Manevi tazminatında haksız işlem veya eylem nedeniyle kişilerin ağır ceza ve üzüntü verilmesi durumunda hükmedilemeyeceği, (D.8.D. E: 1995/3635 K: 1997/1209)

318. İdarenin, yanlış mevzuat uygulayarak yapmış olduğu hukuki hatanın hizmet kusuru teşkil etmeyeceği, bu nedenle doğduğu ileri sürülen zararı tazmin sorumlulu­ğu bulunmadığı, (D.10.D.E:1997/3567; K:1998/1000)

319. Kendi dikkatsizliği ve tedbirsizliği sonucu elini kıyma makinesine kaptıran davacının, mirasçılarına manevi tazminat verilmemesinde hukuka aykırılık bulun­madığı, (D.10.D.E:1996/4007; K:1998/905)

320. İptal ile sonuçlanan işlem nedeniyle davacının manevi yönden zarara uğradığının kabulü gerektiği,(D.E: 1988/302, K: 1989/557)

P. TEBLİGAT:

321. Tebliğ alındısı bir tür tutanak niteliğinde olup, tebliğ yapılan adreste tebliga­tı olan kişinin aksi iddia ve tarh edilmediği sürece tebligat almaya yetkili bir kişi ol­duğunu kabulü gerektiğinden ihtilaf konusu ödeme emri tebligatının yeterli ve geçer­li sayılması icap ettiği, (D.9.D. E:1997/226 K:1997/2795)

322. İlanen tebligatın usulüne uygun olabilmesi için gazetede çıkan ilan yazısının tebliğ yapan dairesinin ilan koymaya mahsus mahalline asılması ve bir suretinin mü­kellefin bilinen son adresine bağlı olduğu muhtarlığa gönderilmesi gerektiği, (Da­nıştay 9. Daire Esas No:1997/4664 Karar No:1998/1221)

323. İlanen tebligatın, Tebligat Kanunu ve Tüzüğünde koşulları belirtilen adresi meçhul şahıslara yapılabileceği; ilanen tebligattan önce tebligatı yapacak makam ta­rafından, kanun ve tüzükte sayılan yerlerden araştırma yapılması gerektiği olayda, adresi kolaylıkla tespit edilebilecek davacıya ilanen tebligat yapılamayacağı, (D.7.D.E:1997/1752; K:1998/1383)

324. Tebligat Kanununun 21 .maddesine göre yapılan tebligatlarda komşulardan birine yada varsa yönetici veya kapıcıya keyfiyetin bildirilmesi gerektiği, (D.4.D. E:1997/6071 K:1998/4022)

325. Tebliğ evrakının, muhatabın adresinde, bulunmadığından bahisle iade edil­mesi halinde, tebliğin makul bir süre sonra yeniden yapılması ve bu kez de muhata­bın adresinde bulunamaması halinde ilanen tebliğ yoluna gidilmesi gerektiği, (D.7.D. E:1997/3515 K: 1998/3686)

326. 7201 sayılı Tebligat Kanununun 3220 sayılı Kanunla değişik 21.maddesine göre yapılan tebligatta haber kağıdının muhatabının kapısına yapıştırılması zorunlu olduğundan, haber kağıdındaki tarih yerine tebligat mazbatasındaki tarihin esas alınarak davanın süre yönünden reddinde isabet görülmediği, (Daire Esas: 8/551,Karar: 1989/694)

327. Yer ve gün saptanarak davacıya savunma yapması yolunda ilan tahtasına asılan duyurunun, davacıya ulaştığının kabulü gerektiği, (D.8.D.E: 1991/3127,K.1993/991)

R. YARGI KARARLARI :

328. Görevde yetkiyi kötüye kullanma suçundan sanığın, idare mahkemesince ve­rilen kararın yerine getirilmemesinden ibaret eyleminin, ilgili yasa uyarınca kesinleş­mesi beklenilmeden yerine getirilmesi zorunlu kararlardan olduğu gözetilmeden ve kadronun dolu olup olmadığı, dolu ise karardan önceki durum araştırılmadan, eksik soruşturma yapıldığından, aksine gerekçeyle beraat kararı verilmesinin yolsuz oldu­ğu,

(4.C.D. 25.11 1997 E. 1997/9508; K. 1997/10025)

329. Danıştay kararlarını uygulamama, görevi kötüye kullanma suçunu meydana getirir, (Y.4.C.D.E: 1979/3115; K: 1979/3089)

330. Kanun yoluna başvurulduğundan bahisle iptal kararının uygulanmamasının idare yönünden ağır hizmet kusuru oluşturduğu,

(Danıştay 5.Daire E. 1989/21 13; K.1991/756)

331. Hukuka bağlı ve saygılı idarenin emsal yargı kararları doğrultusunda hareket etmesi gerektiği,

(D.1.D. E:1997/123 K:1997/115)

332. İdare mahkemesince verilen kararı uygulamama eyleminin TCK’ nun 228. Maddesine ilişkin suçu oluşturacağı, (D.2.D. E:1995-3264 K:1997-2117)

333. İdari örgütlenmede meydana gelen değişiklik nedeniyle ortaya çıkacak yeni hukuki duruma göre, idarece takdir yetkisi çerçevesinde işlem tesis edilebileceği, (D.5.D. E:1995/1475 K:1997/2334)

334. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinin 4. fıkrası hük­mü uyarınca uygulama işlemi üzerine ve bu işlemin süresine tabi olarak dava açabil­mek için, mutlaka bir uygulama işleminin bulunması gerektiği, (D.İ.D.D.E:1996/768; K:1998/164)

335. Hukuka aykırılığı yargı kararı ile saptanmış bazı genel düzenleyici işlemle­rin iptali ile bu genel düzenleyici işleme dayanak tesis edilen işlemlerin bütün hu­kuksal sonuçları ile ortadan kalkmasının bazı durumlarda imkansız olması veya hak­sız sonuçlara neden olması nedeniyle genel düzenleyici işleme dayalı işlemin iptal edilmesi gerektiği, (D.8.D. E:1996/3855 K:1998/460)

336. İdare mahkemesi kararını uygulamamanın görevi kötüye kullanmak suçunu oluşturacağı, (2.D. E:1988/2101; K: 1990/209)

337. Davacının yürütmenin durdurulması karan üzerine göreve başlatıldıktan üç gün sonra bu görevden alınmasının durdurulması kararını etkisiz bırakma amacını taşıyan, Anayasanın ve 2577 sayılı Yasanın sözüne ve özüne aykırı bir uygulama olduğu (Danıştay 5.Daire, Esas No: 1988/3400,Karar No: 1991/178)

338. Kanun yoluna başvurulduğundan bahisle iptal kararının uygulanmamasının idare yönünden ağır hizmet kusuru oluşturduğu. (Danıştay 5.Daire, Esas No: 1989/2113,Karar No:1991/756)

339. Yürütmenin durdurulması istemi üzerine verilen kararın temyizen incelenmesinin mümkün olmadığı,

(D.6.D.E:1987/1041,K:1987/836)

340. Anayasanın 125. ,129., maddeleri ve 657 sayılı yasanın 13. maddesi uyarınca, kişilerin kamu görevlen ile ilgili olarak uğradıkları zararlardan dolayı ilgili kurum aleyhine açtıkları davaların, idari yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiği (UMAH.K:1996/63,E:1996/19)

341. Hakkında tesis edilmiş bir naklen atama işleminin iptali istemiyle açtığı davada lehine yürütmenin durdurulması veya iptal kararı verilen kamu görevlisinin bu karar verilmeden veya verilen kararın gerekleri yerine getirilmeden önce kendi isteği ile emekliye ayrılması halinde göreve iade yönünden uygulanması gerekli bir yargı kararının varlığından söz edilemeyeceği, (D.5.D.E:1998/2407 K:1999/222)

342. Yürütmenin durdurulması kararı üzerine eski görevine iade edilen davacının karar gerekçesinde yer alan ve durumuna uygun bir göreve, kararname hazırlanması için gerekli aşamalar geçirilerek makul bir sürede atandığının anlaşıldığı, bu durumda yargı kararının uygulanmasından kaçınılmasının söz konusu olmadığı hakkında, (D.5.D. E.No:1998/4753, K.No:2000/433)

343. Davacının ileri sürdüğü savların irdelenmesi için gerekli bilgi ve belgeler getirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, salt idarenin savunmasına dayanılarak hüküm kurulmasında hukuki isabet bulunmadığı hakkında, (D.5.D.E:1999/6343, E:2003/825)

344. Kamu hukukunda bir makama verilen yetkinin, aksine bir hüküm bulunmadıkça o makam tarafından kullanılacağı, bir makamın yetkisinin başka bir kişiye devredilmesi için mevzuatta yetkili kılınması gerektiği hakkında, (D.5.D. E:2000/1711, K:2003/1421)

345. İdarenin takdir yetkisini kullanırken aynı durumda olan personel arasında ayırım gözetmeden, eşit bir şekilde, objektif olarak işlem tesis etmesi gerektiği hakkında, (D.11..E:2000/8963, K:2003/1623)

S. ZİMMET

BASİT VE NİTELİKLİ ZİMMET

ZİMMETE SEBEBİYET VERMEK:

346. Denetimle sorumlu bulunduğu memurları kontrol etmeyerek onların zimmet suçunu işlemeleri veya zimmetin artmasına neden olma­sından söz edilemeyeceği gibi sanığın temellük kastı ile hareket ettiği de kesin ola­rak anlaşılamadığından olayın vukuuna sebebiyet verdiği ve bu suretle sübutu kabul edilen eylemin görevi ihmal niteliğinde bulunmadığı nazara alınmadan yazılı şekil­de hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiştir. (5.C.D.-8.12.1988-3618/7529)

347. Mutemedin öğrencilere dağıtılmak üzere onların hesabına Maliyeden çektiği parayı uhdesinde tutmaktan ibaret olan eyleminin zimmet suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde T.C.K. nun 240/2 inci maddesi ile hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiştir. (5.C.D.-14.2.1989-5175/433)

348. Sanığın tahsil ettiği paralara ilişkin makbuzların dip koçanlarını tahrif ederek asıllarındaki miktardan az gösterip farkını temellükünün ancak asıllarının ele geçiril­mesi suretiyle ortaya çıkabileceği, dolayısıyla sanığın kullandığı bu hileli davranış­ların dairesi dışında da araştırmaya gerektirdiği cihetle, ihtilasen zimmet suçu oluş­turduğu gözetilmeden yazılı gerekçe ile tüm eylemlerini müteselsil adı zimmet ola­rak kabulü, bozmayı gerektirmiştir. (5.C.D.-26.2.1986-5275/858)

349. İstifa eden kişinin istifasını yürürlüğe koymayıp çalışıyormuş gibi maaş tahakkuk ettirerek bu parayı mal edindiği, öğrenci harçlarına ilişkin bordrolarda da mükerrer öğrenci göstermek suretiyle aldığı paraları da temel­lük ettiği olaya uygun şekilde kabul edilmiştir. Zimmet ve ihtilas suçunun oluşması için, paraların görevin normal fonksiyonu­nun icabı olarak gerçek belgelerle sanığa verilmiş olması ön şart bulunmasına, olay­da ise sanığın yukarıda anlatıldığı şekilde sahte bordrolarla aldığı parayı muhafaza etmek gibi bir mükellefiyeti olmadığından eylemin T.C.K. ’nun 339.maddesine uy­gun sahtecilik niteliğinde iken ihtilasen zimmet olarak kabulü bozmayı gerektirmiş­tir. (5.C.D.-25.9.1979-2526/2488)

350. Zimmet suçunun oluşması için sanığın, görevi gereği ve yasal olarak kendi­sine verilmiş, korunması ve denetlenmesi ile hükümlü olduğu parayı kendine mal etmesi gerekir. Sanığın, idarenin Bankadaki hesa­bında bulunan ve ancak çift imzalı çekle alınabilecek parayı diğer yetkilinin imzasını taklit ederek tanzim ettiği çekle çekmiş ve bu suretle yasal olarak kendisine tev­dii söz konusu olmayan lirayı temellük etmiştir. Bu itibarla sanığın eylemi ih­tilasen zimmet değil T.C.K. ’nun 339.maddesinde yazılı sahtecilik suçunu oluşturur. (5.C.D.-27.2.1979-4361440

351. Zimmetin oluşmasına veya artmasına, denetleme görevini savsaması sonucu amirin yol açması adı zimmet suçunda cezalandırılmıştır. İhtilas suçunda, zimme­tin oluşmasında veya artmasında amirin cezai sorumluluğu söz konusu olamaz. Bu nedenle 204.maddesiyle cezalandırılamaz. (5.C.D.-14.5.1981-1346/1476)

352. Paranın kasadan iade niyetiyle alınması da zimmet suçuna teşkil eder. Temel­lük etmek niyetiyle hareket şart değildir. (C.U.M-15.10.1945-50/49)

353. Zimmet suçunun teşekkül edebilmesi için eşyanın vazife dolayısıyla failin tahsil ettiği veya idare ve muhafazası altında bulundurduğu eşyadan bulunması zo­runlu bir şarttır. Başkalarına zuhul ve hatası eseri olarak tevdi edilen parada zimmet suçu bahsi konu olamaz. (5.C.D.-7.5.1948.-1197/1378)

354. Vazifeden kendisine tevdi edilen paraları muhafaza ile mükellef olan mute­medin zimmetine para geçirmesi suçunun oluşması için, bu paraların kendisine va­zifesinin normal fonksiyonu icabı gerçek belgelerle ödenmesi şarttır. (5.C.D.2.4.1980, E. 3929, K.1115)

T. DİĞER :

355. Ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağına uymayan ve bu nedenle bir yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılan dava­cının başmüfettişlik görevinden alınmasında sebep ve maksat yönlerinden hukuka aykırılık bulunmadığı (D.5.D.E. 91/3960; K. 92/2707)

356. Bilgisayar kayıtlarının düzenli tutulmaması ve güncelleşmemesinin hak kaybına yol açması halinde, idarenin hizmet kusuruna dayalı tazminle sorumlu ola­cağı, (D.10.D.E:1996/5023; K:1998/807)

357. İtirazım yoktur şerhinin bağlayıcı olduğu, bu şerh üzerine itiraz yoluna baş­vurulamayacağı, (D.7.D. E:1997/4437 K:1998/2545)

358. Resmi telefonu özel görüşmelerde kullanmanın tazmini nitelikte bir suç ol­duğu ve TCK ’na göre suç oluşturmadığı anlaşıldığından hakkında karar verilmesine yer olmadığı,

(D.2.D.E:1996/3142; K:1998/2385)

359. Kararının idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içinde yerine getiri­lememesi halinde yasal faiz ödenmesi gerektiği,

(D.9.D.E:1997/3067; K: 1998/2270)

360. İdarenin dikkatsizliği sonucu başarısız dersleri varken yokmuşçasına kesi­len tasdikname ile öğrenimine devam eden öğrenciye aradan yıl geçtikten sonra ilişik kesme cezası verilemeyeceği, (D.12.D. E: 1966/2636; K: 1966/3633)

361. Öğrencinin savunması alınmadan disiplin cezası verilemeyeceği,(D.E: 1988/872; K: 1989/595)

362. Kişilerin yasada belirtilen süreler içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeden Danıştay'da dava açmaları idari merciin atlanması olarak sayıldığı,(8.D.E: 1987/340; K: 89/306)

363. Yetki devrinde bulunan kamu yöneticisinin görevden ayrılmasının, yetki devrini de sona erdireceği (D.5.D.E:1989/2735; K: 1989/2286)

364. Anadolu Lisesine kaydını yaptıran davacı, daha sonra birinci seçeneği olan... Anadolu Lisesinin kontenjanının artırılması ile bu okula kayıt yaptırabilecek duruma geldiğinden, bu yoldaki başvurusunun reddinde hukuka uyarlık bulunmadığı,(5.D.E:1989/586; K: 1989/744)

365. MEB’na bağlı Ortaokul ve Ortaöğretim Kurumlan Disiplin Yönetmeliğinin 5. Maddesine göre okuldan sürekli uzaklaştırma cezası ile cezalandırılan öğrencinin artık yurt içinde hiçbir eğitim kuruluşuna devam imkanı kalmayacağı için Yönetmeliğin bu maddesindeki disiplin cezası, Anayasa ve Milli Eğitim Temel Kanununa aykırı olduğu için uygulanamayacağı, (5.D.E:1988/460; K: 1989/1011)

366. İdarecilik görevinde çalışan kamu gö­revlisine ait makam telefonunun görevinde başarılı olmadığı gerekçesiyle ko­nuşmaya kapatılmasında hukuka uygunluk bulunmadığı,

(D.10.D.E:1986/2291,K:1987/985)

367. Evli bir kişiyle imam nikahıyla olan evliliği yaşadığı çevrede olağan karşılanan ve bu beraberlikten doğan çocuğu babası nüfusuna kaydedilen hemşire yardımcısının bu eyleminin, memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak utanç verici davranış olarak nitelendirilemeyeceği (D.10.D.K:1985/1611,E:1985/142)

368. Kamu personeline ait hükümler içeren yönetmeliklerin resmi gazete de yayınlanması ve aynı usulle değiştirilmesi gerektiği (D.5.D.K:1991/1063,E:1990/3410)

T . C

D A N I Ş T A Y

Birinci Daire

Esas No : 2000 / 29

Karar No : 2000 / 59

4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’un bazı maddelerinin uygulanmasında düşülen duraksamanın giderilmesine ilişkin Başbakanlığın 11.2.2000 günlü, Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü 802 sayılı yazısına ekli Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığının 7.2.2000 günlü ve 01370165 sayılı yazısında aynen :

“Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında 4483 sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin olarak Bakanlık Teftiş Kurullarından Başkanlığımıza intikal eden yazılara göre, Kanunun :

- “Kapsam” başlıklı 2. maddesi ,

- “İzin Vermeye Yetkili Merciler” başlıklı 3 üncü maddesi ,

- “Ön İnceleme” başlıklı 5 inci maddesi ,

- “Süre” başlıklı 7. maddesi ,

- “Ön İnceleme Yapanların Yetkisi ve Rapor” başlıklı 6 ncı maddesi ,

- “Soruşturma İzninin Kapsamı” başlıklı 8. maddesi ,

- “İtiraz” başlıklı 9 uncu maddesi ,

- “İştirak Halinde İşlenen Suçlar” başlıklı 10 uncu maddesi ile geçici 1 inci maddesi üzerinde tereddütler bildirilmiştir .

Tereddüde düşülen hükümlerle ilgili Başkanlığımız görüşü : “4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanuna Dair Uygulama Esasları” başlıklı ilişikteki metinde yer almış olup ; Bakanlık Teftiş Kurullarından Başkanlığımıza intikal eden yazılar ve SHÇEK Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığının yazısı da yazımıza eklenmiştir.

4483 sayılı Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak tereddüde düşülen hususlarda Danıştay 1 inci Dairesinden görüş alınması hususunda bilgimizi ve gereğini rica ederim.” Denilmektedir.

Dairemizce yapılan çağrı üzerine gelen Başbakanlık Başmüfettişleri Bülent Tarhan , Ahmet Mutlu , Muttalip Ünal , Müfettiş Selcen Kabasoy , Adalet Başmüfettişi Mustafa Behiç Kılıçaslan , Maliye Bakanlığı Başmüfettişleri Mahmut Gürses , A. Veysel Özer , Nazif Yılmaz , Cemal Boyalı , İçişleri Bakanlığı Başmüfettişleri Mustafa Karan , Mehmet Çetin , Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü Bütçe Uzmanı Kemal Çelik , Devlet Personel Başkanlığı Daire Başkanı İsmail Faruk Aksu ve Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Canman’ın açıklamaları dinlendikten ve Başbakanlığın 29.2.2000 günlü, 1200 sayılı yazısı ve gönderilen diğer yazılarla dosyadaki belgeler incelendikten sonra ,

Gereği Görüşülüp Düşünüldü :

Konu, istem yazısı ve eklerinde, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun duraksamaya neden olan maddeleri ve bunlarla ilgili açıklama ve görüşler çerçevesinde incelenmiş ve varılan sonuçlar aşağıda açıklanmıştır.

Madde 1 ve 2 - 4483 sayılı Yasanın bu maddeleri amacı ve kapsamı belirlemektedir. Bu maddeler Memurun Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat kapsamında yer alan “görev sebebiyle” ve “görev sırasında” işlenen suçlardan yalnızca “görev sebebiyle” işlenen suçları Yasa kapsamına almış, “görev sırasında” işlenen suçlar ise kapsam dışına çıkartılmıştır. Böylece görev sırasında görev sebebi dışında bir nedenle işlenen suçların genel hükümlere tabi olması sağlanmıştır.

Görev sebebiyle işlenen suçlar memuriyet görevinin ifası nedeniyle işlenen suçları içermektedir. Suçun memuriyet görevinden doğmuş sayılması için memuriyet işleriyle ilgili olması, diğer bir anlatımla suçu doğuran fiil ile kişinin görevi arasında illiyet bağı bulunması gerekmektedir.

Yasanın 2. maddesine göre, bu Yasa Devlet Anayasanın 123 üncü maddesine uygun olarak kanunla veya kanunun verdiği yetkiye dayanılarak kurulan diğer kamu tüzel kişilerinde çalışanlar hakkında uygulanacak. Devlet tüzelkişiliği içinde yer almayan, kamu tüzelkişiliği niteliği taşımayan kuruluşlarda çalışanlar hakkında uygulanmayacaktır.

Anayasanın 128 inci maddesinin birinci maddesinde yer alan “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür” hükmü, 4483 sayılı Yasanın 2. maddesine “kamu iktisadi teşebbüsleri” deyimi çıkarılarak aynen alınmak suretiyle kamu iktisadi teşebbüsleri personeli yasa kapsamı dışında tutulmuş, 17. maddesi ile de teşebbüs genel müdürleri ve yönetim kurulu üyelerinin yargılanmaları ilgili bakanın iznine bağlı kılınarak yalnızca bunlar hakkında 4483 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması öngörülmüştür.

Diğer taraftan, kamu iktisadi teşebbüsleri genel müdürleri 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye bağlı (1) sayılı cetvelde diğer personel yanında yer almak suretiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa Tabi tutulmuştur. Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin (1) sayılı cetvelinde yer alan personelden yalnız genel müdürlerin 4483 sayılı Yasa kapsamına alınması suretiyle genel müdür dışında kalan (1) ve (2) sayılı cetvelde gösterilen diğer kamu iktisadi teşebbüsleri personeline genel hükümlerin uygulanmasının öngörüldüğü sonucuna ulaşılmaktadır.

Kuruluş kanunlarında, personeline Memurin Muhakemati Hakkında Kanunu Muvakkatin uygulanmayacağı veya özel hukuk hükümlerine tabi olduğu belirtilen kamu tüzelkişilerinin 4483 sayılı Yasa kapsamına girmeyeceği, buna karşın kuruluş kanunlarında Memurin Muhakemati Hakkında Kanunu Muvakkatin uygulanacağı belirtilen kamu tüzelkişileri personeli hakkında ise 4483 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanacağı tabii bulunmaktadır.

Bilindiği üzere, kamu hizmeti, umuma arz edilen, sürekli ve kesintisiz bir biçimde işlemesi zorunlu, toplumun genel ve ortak gereksinimlerini karşılamak amacıyla kanunla kurulan idarenin, doğrudan ya da yakın gözetim ve sorumluluğu altında kamusal yetki ve usuller kullanarak yürüttüğü faaliyetlerdir. Bu faaliyetler, Anayasanın 128 inci maddesinde de belirtildiği gibi genel idare esaslarına göre yürütülür.

Asli ve sürekli görevler, genel idare esaslarına göre, kamu gücü kullanılarak yürütülen görevlerdir. Bu görevlerde kamu gücünü kullanarak çalışanlar ise, kamu görevlileridir. Kamu görevlileri, kamu hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerde yönetime kamu hukuku ilişkisi ile bağlı olarak çalışan, kendilerine kadro tahsis edilen, bütçeden ödeme yapılan ve haklarında yasalarda belirlenen özel kurallar uygulanan memurlar ile diğer kamu görevlileridir.

Bu durumda, genel idare esaslarına göre asli ve sürekli görevlerde çalışmayan, kamu gücünü kullanma yetkisi olmayan personel 4483 sayılı Yasa kapsamına girmemektedir. Nitekim bunlar, yaptıkları hizmet kamu görevi olarak kabul edilmediğinden Türk Ceza Kanununun uygulanmasında memur sayılmamaktadır. Maddi ceza hukuku yönünden memur sayılmayan ve memur suçlarıyla cezalandırılmayan bu kişileri usul hukuku yönünden ayrıcalıklı bir duruma getirip memurlar gibi soruşturmaya tabi tutmak düşünülemez.

Madde 3 - Anayasanın 129 uncu maddesinin son fıkrasında, memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılmasının, kanunla belirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağlı olduğu belirtildiğinden, 4483 sayılı Yasa, Anayasanın bu hükmüne paralel olarak, bir memurun ya da diğer kamu görevlisinin görev sebebiyle işlediği iddia edilen suçlardan dolayı yargılanabilmesi için 3 üncü maddede sayılan idari mercilerin iznini aramıştır.

4483 sayılı Yasanın 3 üncü maddesinde, hangi memur ya da kamu görevlisi için hangi merciin soruşturma izni vereceği ayrıntılı olarak belirtilmiş, ayrıca bunların yokluklarında izin yetkisinin vekilleri tarafından kullanılacağı öngörülmüştür. Maddede izin mercileri sıralanırken, yetkiyi kullanacak belli unvanlara sahip kişilerden söz edildiğinden, yetkinin kişilere bağlı münhasır yetki olduğu kuşkusuzdur. Kişiye bağlı bu yetkinin de bizzat kullanılması zorunludur.

4483 sayılı Yasanın 3 üncü maddesinde, yetkili merciin saptanmasında, memur veya diğer kamu görevlisinin suç tarihindeki görevinin esas alınacağı belirtilerek, memur ya da diğer kamu görevlisinin suçun işlendiği tarihte fiilen görevli olduğu yerin yetkili merciinin soruşturma izni vermesi sağlanmış, böylece işlendiği iddia edilen bir suçtan sonra yer veya görev değişikliği nedeniyle izin mercii konusunda çıkması olası sorunların önlenmesi yoluna gidilmiştir.

İstem yazısı eklerinde, izin vermeye yetkili merciler başlıklı 3 üncü maddeyle ilgili duraksama konusunda öncelikle “en üst idari amir” kavramından ne anlaşılması gerektiği, üst merciin alt mercie ait izin yetkisini kullanıp kullanamayacağı hususlarına değinilmiş, bu konuda özellikle başbakanın ve bakanların teşkilatlarının en üst amiri olmaları nedeniyle Yasa kapsamına giren tüm görevlileri hakkında izin vermeye yetkili merci olmaları gerektiği görüşüne yer verilmiştir.

Anayasaya göre, idari makamlar kullandıkları yetkiyi kanundan alırlar. Kanuni idare ilkesi uyarınca, idarenin yetkileri ve bu yetkiyi kullanacak makamlar kanunla belirlenir. İdari işlemlerin hukuken geçerli sayılması için kararların kanunla yetkili kılınan makam ve kişilerce alınması gerektiğinden idari makamların işlemin yetki unsuru üzerinde takdir yetkisi olamaz. Yasanın 3 üncü maddesinde izin vermeye yetkili merciler bu ilkelere uygun olarak sıralanmış, maddenin (e) bendinde, ilgili bakan ve başbakanın hangi memur ve diğer kamu görevlileri hakkında soruşturma izni vermeye yetkili oldukları açıkça düzenlenmiştir.

Diğer yandan, Yasanın 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında soruşturma izni verilmesine ya da verilmemesine ilişkin kararlara karşı yapılacak itiraza bakacak idari yargı mercilerinin belirlenmesinde de 3 üncü maddedeki sıralama esas alındığından, üst mercilerin alt mercilere ait izin yetkisini kullanmaları halinde aynı görevliler hakkında soruşturma izni verecek merciler ile itirazları inceleyecek merciler değişecek, bu da Yasaya aykırılık oluşturacaktır.

Bu nedenle 3046 ve 3056 sayılı yasaların ilgili hükümlerinden hareketle başbakanın ve bakanların teşkilatlarının en üst amiri oldukları ve teftiş inceleme ve soruşturma yapma görevleri bulunduğu gerekçesiyle üst mercilerin alt mercilere ait izin yetkisini kullanabileceklerini kabul etmek olanaklı değildir.

3 üncü maddenin diğer bir duraksama konusunu da (d) bendinde yer alan “en üst idari amir” deyimi oluşturmaktadır. Yasalarımızda ve diğer düzenleyici metinlerde “en üst idari amir” tanımlanmamıştır. 3046 sayılı Yasanın 3 üncü maddesinin (d) bendinde “en üst idari amir” deyimi kullanıldığına göre, bu deyimin siyasi otoriteyi temsil eden bakandan sonra gelen ve idari otoritenin en üst noktasında bulunan, Başbakanlıkta Başbakanlık Müsteşarını, bakanlıklarda bakanlık müsteşarlarını ifade ettiği anlaşılmaktadır. İlgili ve bağlı kuruluşlarda ise müsteşarlar, genel müdürler ve kurum başkanlarının en üst idari amir oldukları kuşkusuzdur.

Maddenin son fıkrasına göre ast memur ile üst memurun aynı fiile iştiraki halinde üst memurun izin mercii ast memurun da izin mercii olacak, haklarındaki ön inceleme de üst memurun izin mercii tarafından başlatılacaktır.

Madde 4 - Yasanın 4 üncü maddesi, olayın yetkili mercie iletilmesi ve işleme konulmayacak ihbar ve şikayetleri düzenlemektedir. Maddenin üçüncü fıkrasında, bu Kanuna göre memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında yapılacak ihbar ve şikayetlerin soyut ve genel nitelikte olmaması, ihbar ve şikayetlerde kişi ve/veya olay belirtilmesi zorunluluğu getirilmiş, son fıkrasında da bu fıkraya aykırı bulunan ihbar ve şikayetlerin, Cumhuriyet başsavcıları ve izin vermeye yetkili merciler tarafından işleme konulmayacağı, durumun ihbar ve şikayette bulunana bildirileceği belirtilmiştir. Maddede ihbar ve şikayetlerde kişi ve /veya olay belirtilmesi zorunlu sayılmış, ancak ihbar ve şikayette kişi belirtilmesi halinde bu kişinin eyleminin de somut olarak gösterilmesi amaçlanmıştır.

Yasada açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte, 4 üncü maddenin son fıkrası hükmünde öngörülen “işleme koymama” sonucuna ulaşılabilmesi için, ihbar ve şikayetlerin somut ve özel nitelikte olup olmadığının, kişi ve/veya olay belirtilip belirtilmediğinin, ön inceleme başlatılmadan yapılacak bir araştırma ile tespiti uygun olacaktır.

Aynı maddenin ikinci fıkrası hükmüne göre, bakanlığının veya kurumunun merkezi dışında bir birimin denetimi sırasında ihbar alan ya da bu Yasa kapsamına giren suç işlendiğine ilişkin delillere rastlayan müfettişin, bakanlığının veya kurumunun onayını almaksızın durumu izin vermeye yetkili mercie iletmesi zorunludur. Bu halde müfettişlerin suç işlendiğine ilişkin delilleri toplayıp değerlendirmelerini de içeren bir tevdi raporu ile olayı izin vermeye yetkili mercie iletmelerinde yasal bir sakınca olmadığı gibi, Yasanın hükümlerinin uygulanmasına katkı sağlayacağında da kuşku bulunmamaktadır.

Madde 5 - Yasanın 5 inci maddesine göre izin vermeye yetkili merci, Yasa kapsamına giren bir suçun işlendiğini bizzat veya 4 üncü maddede yazılı şekilde öğrendiğinde ön inceleme başlatacaktır. Ön inceleme yetkili merci tarafından bizzat yapılabileceği gibi, görevlendirilen bir veya birkaç denetim elemanına, hakkında inceleme yapılanın üstü konumundaki memur veya kamu görevlilerinden biri veya birkaçına yaptırılabilecektir.

Ön incelemenin, izin vermeye yetkili merciin bulunduğu kamu kurum veya kuruluşu içindeki kişilere yaptırılması esastır. Ancak işin özelliğine göre inceleme mercii, incelemenin başka kurum ya da kuruluş elemanlarınca yapılmasını isteyebilecektir. Bu isteğin yerine getirilmesi ilgili kuruluşun takdirine bırakılmıştır.

Ayrıca, izin vermeye yetkili vali ve kaymakamlar Yasa kapsamına giren bir suçun ön incelemesinin, memurun bağlı olduğu bakanlık müfettişlerince yapılmasını ilgili bakanlıktan isteyebilecekler, ilgili bakanın görevlendirmesi halinde, ön inceleme bakanlık müfettişlerince yapılacak ve müfettişler raporlarını doğrudan, izin vermeye yetkili merci olan vali veya kaymakama sunacaklardır.

Madde 6 - Maddede ön inceleme ile görevlendirilenlerin yetkileri düzenlenmiştir.

Ön inceleme ile görevlendirilen kişi veya kişiler, bakanlık müfettişleri ile kendilerini görevlendiren merciin bütün yetkilerine sahip olacaklar. Ceza Mahkemeleri Usulü Kanununa göre de işlem yapabileceklerdir.

Buna göre, ön incelemeyle görevli kişi, Ceza Mahkemeleri Usulü Kanununun kamu davasının hazırlanmasına ilişkin hükümleri çerçevesinde Cumhuriyet Başsavcısının yapmakla yetkili olduğu işleri yapabilecek, sanığın lehine olanlar da dahil, olayı aydınlatabilecek delilleri, bilgi ve belgeleri toplayacak, tanık ve sanık ifadelerini alacak, gerektiğinde keşif yapacak ve bilirkişi incelemesi yaptıracaktır.

Ceza Mahkemeleri Usulü Kanununun 135 inci maddesinde yazılı susma hakkı saklı kalmak kaydıyla hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisinin ifadesinin alınması zorunludur. İfadenin inceleme mahallinde vicahen alınması asıl olmakla birlikte, gerektiğinde ifade, Yasa ile getirilen ön inceleme süresi dikkate alınarak, makul bir süre verilmek suretiyle yazıyla da istenilebilecektir.

Burada ön inceleme ile görevli kişilerin “görevden uzaklaştırma” kararı verme yetkilerinin bulunup bulunmadığı konusu duraksamaya neden olabilmektedir.

Görevi başında kalmasında sakınca görülen memurlar hakkında uygulanacak olan görevden uzaklaştırma tedbirine ilişkin hükümler 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 137 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş ve karara almaya yetkili olanlar gösterilmiştir. Görevden uzaklaştırma kararı idari bir işlemdir. Ön inceleme ile görevli kişilerin 657 Sayılı Kanunun 138 inci maddesinde sayılan kişilerden olması durumunda görevden uzaklaştırma kararını verebilmeleri doğaldır. Ancak ön inceleme ile ilgili görevli kişilerin 138 inci maddede gösterilen kimselerden olmaları durumunda, bu kişilerin münhasıran 4483 Sayılı Yasa kapsamında bir suçun açığa çıkarılması amacına yönelik işleri yapmaya yetkili olmaları nedeniyle idari bir işlem olan görevden uzaklaştırma kararını vermeye yetkilerinin bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.

Ön inceleme ile görevlendirilen kişiler, incelemelerinin sonucu bir raporla izin vermeye yetkili merciiye sunacaklardır. Yetkili mercii, raporu inceleyip, soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine karar verecektir. İzin vermeye yetkili merciin soruşturma izni verilmesi veya verilmemesi konusunda bir takdir yetkisi yoktur. Yetkili mercii, memurun veya diğer kamu görevlisini üzerine atılan suçu işlediğine ilişkin yeterli delil olması halinde izin verecek, aksi halde izin vermeyecektir. Ölüm, af, zaman aşımı vb. olaylar gerekçesiyle de izin verilmemesine karar verecektir. Bu kararların Anayasanın 141 ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 32. maddelerine paralel olarak, itiraz edildiklerinde denetimlerini sağlamak yönünden gerekçeli olmalarında yarar bulunmaktadır.

İzin verilmeme kararından sonra aynı olay hakkında yeni delillerin elde edilmesi halinde, yetkili merciinin, yeniden ön inceleme yaptırarak sonucuna göre karar verilmesi uygun olacaktır.

Madde 7 - Soruşturma izni kararının verilme sürecine ilişkindir. Süre 30 gündür. Zorunlu hallerde süre 15 günü geçmemek üzere bir defa uzatılabilecektir.

Maddenin ilk fıkrasına göre bu süre, yetkili merciin suçun işlendiğini 5 inci maddenin birinci fıkrasına göre öğrenmesinden itibaren başlamaktadır. Buna göre izin vermeye yetkili merciin, suçun işlendiğini bizzat veya soruşturma iznini isteyen Cumhuriyet Başsavcısının talebinden veya herhangi bir ihbar veya şikayet aldığında öğrenebilecektir. Basın-Yayın organlarında çıkan yasa kapsamına giren bir suça ilişkin haberde ihbar kabul edilmelidir.

Maddenin açık hükmü izin merciinin suçun işlendiğini yukarıda belirtilen biçimlerde öğrendiğinde süreyi başlattığına göre, sürenin başlangıcının, ön inceleme emrinin verildiği tarih olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

Ön incelemenin 30 gün içerisinde bitirilememesi durumunda, 15 günlük ek süre de izin vermeye yetkili merciinden istenmeli ve ek süre bu merci tarafından verilmelidir.

Bu hükümlere göre yasa koyucu, konunun sürüncemede kalmasını önlemek amacıyla ön incelemenin kısa sürede sonuçlanmasını öngörmüştür. Bu nedenle izin mercii 30 + 15 günlük süre içerisinde soruşturma iznini verme veya vermeme kararını almak zorundadır.

Maddede öngörülen süreler içerisinde izin konusunda bir karar verilememiş ise ne olacaktır? Kanun tasarısında yer alan “maddede öngörülen sürelerde izin verilmediği taktirde izin verilmiş sayılır.” Yolundaki hüküm Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda Tasarıdan çıkarılmıştır. Bu durumda gösterilen süre içerisinde izin verilmediği taktirde izin verilmiş veya verilmemiş sayılır biçiminde bir yorum yapma olanağı kalmamıştır.

İşin sonuçlanabilmesi için, izin vermeye yetkili merciin zorunlu olarak olumlu veya olumsuz bir kararının aranması gerekecektir. Bu nedenle izin vermeye yetkili merci sürenin aşılması halinde dahi olumlu veya olumsuz bir karar vermek zorundadır. Öngörülen sürelerde işi sonuçlandırmayarak kasten sürüncemede bırakan izin vermeye yetkili mercilerin de cezai sorumluluklarının bulunduğu açıktır.

Madde 8 - Bilindiği üzere ceza yargılamasında kişi ve fiil olmak üzere iki temel unsur söz konusudur. Öncelikle suç oluşturduğu iddia olunan olayın kimler tarafından gerçekleştirildiği, ikinci olarak da bu kişilerin hangi fiili işledikleri belirlenmelidir.

Yasanın 8 inci maddesinin birinci fıkrası bu ilkeleri göz önünde bulundurarak soruşturma izninin kapsamını düzenlemektedir. Buna göre, soruşturma izni, şikayet, ihbar ve iddia konusu olaylar ile bunlara bağlı olarak soruşturma sırasında ortaya çıkabilecek konuları kapsayacaktır. Verilen izin üzerine Cumhuriyet başsavcısının yapacağı hazırlık soruşturmasında , işi geciktirecek sorunlarla karşılaşılmaması için yetkili merciin soruşturma izninde, olayı gerçekleştirdiği ileri sürülen kişilerin kimler olduğu ve bunların işledikleri iddia olunan fiillerinin neler olduğu açıkça yazılmalıdır.

Maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları Cumhuriyet başsavcılıkları ile yargı mercileri tarafından uygulanacak hükümleri içermektedir.

Madde 9 - Madde, yetkili merciin soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine ilişkin kararına karşı itiraz yolunu düzenlemektedir.

Maddeye göre soruşturma izni verildiğinde, bu karar karşı hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisi itiraz edebilecektir. Soruşturma izni verilmediğinde ise Cumhuriyet Başsavcılığı veya varsa şikayetçi itiraz yoluna gidebilecektir.

İtiraz hakkı 10 günlük süre içerisinde kullanılacaktır. Süre, bildirimden itibaren başlayacaktır. İtiraza konu kararlar ilgililere Tebligat Kanunu hükümleri uyarıca tebliğ edilmelidir.

İzin verilmemesine ilişkin tüm kararlar Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilecektir. Cumhuriyet Başsavcılığının ön inceleme evrakını görmeden yalnızca izin verilmeme kararını inceleyerek itiraz hakkını kullanması mümkün olamayacağından, kararların ön inceleme evrakı ile birlikte Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi gerekmektedir.

Maddenin üçüncü fıkrasına göre itirazlar, kanunun 3’üncü maddesinin (e), (f), (h) ve Cumhurbaşkanınca verilen izin hariç (g) bentlerinde sayılanlar Danıştay İkinci Dairesince, diğerleri ilgili bölge idare mahkemelerince incelenecektir.

Madde 10 - Bu madde, Yasa kapsamındaki bir suçun , memur olanlar ile olmayanlar ya da üst memurlarla ast memurlar tarafından iştirak halinde işlenmesi durumunda, yargılamanın hangi mahkemede yapılacağına ilişkin hükümler getirmektedir. Buna göre, memur olmayan sanıklar memurun, ast memur ise üst memurun tabi olduğu mahkemede yargılanacaktır.

Madde 11 - Madde hükmüne göre, soruşturma izninin itiraz edilmeden veya itirazın reddi sonucu kesinleşmesi ya da soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara karşı yapılan itirazın kabulü üzerine, dosya derhal ilgilisine göre Yasanın 12. maddesinde gösterilen hazırlık soruşturmasını yapacak mercilere gönderilecektir.

Madde 12-13-14-15- Bu maddeler, Cumhuriyet başsavcılıkları ve yargı mercileri tarafından uygulanacak hükümleri içermektedir.

Geçici Madde 1 - Maddede, Yasanın yürürlüğe girmesinden önce Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat hükümlerine göre başlatılmış bulunan işlemlerin adı geçen kanun hükümlerine göre sonuçlandırılması öngörülmektedir.

4483 sayılı Yasanın yürürlüğünden önce Memurin Muhakematı Hakkında Kanun Muvakkat hükümlerine göre başlatılmış işlemlerde, adi geçen kanunun uygulanmasına devam olunacaktır. Memurin Muhakemati Hakkında Kanunu Muvakkat’a göre, bir suç hakkında inceleme veya soruşturma emrinin verilmiş olması işlemlerin başlaması anlamına gelmektedir. Buna göre, 4483 sayılı Yasanın yayımından önce Memurin Muhakematı Hakkında Kanun Muvakkat kapsamına giren bir suç hakkında inceleme veya soruşturma emri verilmiş ise bu suç için 4483 sayılı Yasa uygulanmayacaktır. Memurin Muhakematı Hakkında Kanun Muvakkat kapsamına giren bir suçtan dolayı inceleme ve soruşturma emri verilmiş olaylarda, soruşturmaların Memurin Muhakematı Hakkında Kanun Muvakkat hükümleri uygulanmak suretiyle sonuçlandırılması gerekmektedir.

Yukarıda belirtilen görüşlerin yanı sıra, 4483 sayılı Yasanın uygulanmasında ortaya çıkabilecek duraksama konuları hakkında yargı organlarınca verilecek kararlar doğrultusunda işlem yapılması gerekeceği sonucuna varılarak dosyanın Danıştay Başkanlığına sunulmasına 17.4.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.