Haberler

ÇANAKKALE ZAFERİ

ÇANAKKALE ZAFERİ

ÇANAKKALE SAVAŞI

1. Dünya Savaşı sırasında 1915-1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir.

İtilaf Devletleri; Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'u alarak İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolünü ele geçirmek, Rusya ile güvenli bir erzak tedarik ve askeri ikmal yolu açmak, başkent İstanbul'u zapt etmek suretiyle Almanya'nın müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletleri'ni zayıflatma amaçları ile ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı'nı seçmişlerdi. Ancak saldırıları başarısız olmuş ve geri çekilmek zorunda kalmışlardı. Kara ve deniz savaşı sonucunda iki taraf da çok ağır kayıplar verdi.

İtilaf Devletleri deniz harekâtıyla İstanbul'a ulaşılamayacağı anlaşılınca bir kara harekâtıyla Çanakkale Boğazı'ndaki Osmanlı sahil topçu bataryalarını ele geçirmek planı gündeme getirilmişlerdi. Bu plan çerçevesinde hazırlanan Britanya ve Fransa kuvvetleri 25 Nisan 1915 şafağında Gelibolu Yarımadası'nın güneyinde beş noktada karaya çıkarılmıştı.Osmanlı kuvvetlerinin inatçı savunmaları ve zaman zaman giriştikleri karşı taarruzlar sonucunda Gelibolu Yarımadası'nı işgalde başarılı olamadılar. Bunun üzerine sahildeki kuvvetler takviye edilmek için Arıburnu'nun kuzeyinde Suvla Koyu'na 6 Ağustos 1915 tarihinde yeni kuvvetlerle bir üçüncü çıkarma yaptılar. Ancak 9 Ağustos'ta Kurmay Albay Mustafa Kemal'in Birinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen karşı taarruzunda İngiliz Komutanlığı ihtiyat tümenini ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmişti. Mustafa Kemal ertesi gün Kocaçimentepe-Conk Bayırı hattında yeni bir karşı taarruz gerçekleştirmişti, bu hattaki Anzak birliklerini de geri atmıştır. Britanya ve Anzak kuvvetlerinin İkinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen genel taarruzları ise Osmanlı savunmasını aşamamıştır. Tüm bu gelişmelerin sonrasında İngiliz, Anzak ve Fransız kuvvetleri Gelibolu Yarımadasını 1915 yılı Aralık ayı içinde tahliye etmiştir.

Bu savaş Türk birliklerinin zaferi ile sonuçlanmıştır. Bu zafer Türk Milletine kutlu olsun.

 

********************************************

Bu konuşma İstanbul Lisesi Tarih Öğretmeni Gül Yayla tarafından 18 Mart 2011 tarihinde (İstanbul Erkek lisesi'nde) yapılmıştır...  

Okuyacağınız konuşma üzerine Milli Eğitim Bakanlığı, eli öpülecek 'GÜL ÖĞRETMEN'e soruşturma açıp, uyarı cezası vermiştir.

***

Sayın misafirlerimiz, Sarı-Siyahlı camianın değerli mensupları, sevgili arkadaşlarım ve sevgili öğrencilerim;

Bir 18 Mart töreninde; nedense adı son zamanlarda "Şehitleri Anma Günü" olarak değiştirilmiş olan "ÇANAKKALE ZAFERİ"ni kutladığımız günde beraberiz.

Bugün 18 Mart 2011. Yani 18 Mart, 96 yıl sonra bugün, Çanakkale Zaferleri'nin simgesel kutlama günüdür. Simgesel diyorum çünkü Çanakkale Savaşları 1916'ya kadar devam etmiştir. Elbette Deniz Savaşları'nın kazanıldığı gündür 18 Mart. Ancak kara savaşları bütün hızıyla aylarca devam eder.

Tarihin en kanlı savaşlarındandır Çanakkale Kara Savaşları.

Gelibolu gibi ufacık bir kara parçasında, deyim yerindeyse avuç içi kadar bir toprakta yaşanır. Öyle ki; ölen insanlar ayağa kalkacak olsa, savaştıkları alana sığmaz. Çanakkale Kara Savaşları'ndan söz etmeden, böyle bir günü yalnızca "anma" gününe çevirenlerin zihniyetleri, gerçeklere, tarihe ve bize uzaktır. Bu savaşların baş sorumlusu İngiliz Bahriye Nazırı yani Denizcilik Bakanı Churchill şöyle diyor:

"-Yenilmez armadamızın üçte biri sulara gömüldü. Üçte biri kullanılamaz hale geldi. Başarısızlığımız savaşı 2,5 yıl uzattı. 8,5 milyon Avrupalının ölümüne neden oldu. Rusya'da komünistler yönetimi ele geçirdi. Bu olaylar vuku bulurken 30 milyon insan öldü..Biz Boğazı geçemeyince, Müslümanlar, diğer Asyalılar, Avrupa'nın ihtişamından şüphe etmeye başladılar. Biz Hindistan, Pakistan, Bengladeş'teki gücümüzü kaybettik, diğer Avrupalılar da sömürgelerindeki güçlerini..."

Evet!

Churchill'in kendi ifadesidir. Çanakkale Savaşları'ndan 6 ay sonra, kendinin ifade ettiği başarısızlığından dolayı rütbeleri tenzil edilmiş, İngiliz Bahriye Nazırlığı'ndan istifa etmek zorunda kalmış, savaş konseyinden uzaklaştırılmıştır. Çanakkale Zaferimiz üzerine bir savaş lideri olarak görev yapmasına imkan kalmayınca, bir asker olarak ülkesine hizmet etmek istemiş, o zaman da kendisine tenzil-i rütbe ile ancak binbaşı rütbesine karşılık gelen tabur komutanlığı görevi verilmiştir.

Tarihin garip tecellilerindendir. Bir başka komutan Çanakkale Savaşları'ndaki başarılarından dolayı Nisan 1916'da Tümgeneralliğe yükseltilmiştir. Tümgenerallik rütbesini getiren Arıburnu, Anafartalar, Conkbayırı, Kireçtepe isimleriyle özetlenebilecek zaferleridir.

Biz O'na ATATÜRK dedik.

Çanakkale Savaşları, gökten saf saf inen sakallı, sarıklı, yeşil cüppeli ruhani varlıklar tarafından kazanılmadı. Çanakkale Savaşları, aniden bastıran sisler, 3'ler 7'ler 40'lar nedeniyle de kazanılmadı.

Çanakkale Savaşları "dinlerin savaşı"dır diyenler ne büyük hata içindedirler...

Siz hazırlıktayken birlikte görmedik mi İngiliz mezarlıklarındaki Müslüman İngiliz askerlerinin isimlerini?

Bundan daha vahimdir, Çanakkale'de kıran kırana bir mücadele yaşanıyorken, güneyde Müslüman Araplar'ın, İngilizler'le ittifak yaparak, yine Müslüman olan Türkler'e saldırması...

Bunları mutlaka bilmelisiniz...

ÇANAKKALE DİNLERİN SAVAŞTIĞI YER DEĞİLDİR.

Devletini ve başkentini kurtarmaya çalışan Türkler'in, emperyalist batıyla yüz yüze geldiği yerdir. Çok dar boğazdır. Çok da zor...

"ÇANAKKALE ZAFERİ"nden ya da "Şehitleri Anma Günü"nden söz ederken, Mustafa Kemal adını söylemekten çekinenler, ya da bilinçli olarak söylemeyenler hakkında verilecek hükmü size bırakıyorum...

Diyor ki Mustafa Kemal Atatürk;

"Millet boşuna ölmez, kan boşuna dökülmez. Eğer zaferler o milletin hayatında derin değişiklikler yapmazsa ve de ona milli güven sağlamazsa, bazı budalaların, onunla böbürlenmesinden başka bir işe yaramaz."

Çanakkale Savaşları ve Zaferleri Türkler'in hayatında derin değişiklikler yaptı.

Öncelikle;

- Mustafa Kemal adı bayrak bayrak dalgalandı Anadolu'da,

- Bu zaferler, şayak kalpaklı, çakmak gözlü devin millet liderliğini hazırladı,

- 19 Mayıs 1919'da Samsun'da Türk Kurtuluş Savaşı'nı başlatıyorken, O'nu Çanakkale'deki zaferleri nedeniyle tanıyan bir Anadolu halkı ile kucaklaştı.

- Şayak kalpaklı, mavi gözlü dev, milletinin hayatında derin değişiklikler yaptı. Hem de padişah olmadan, halifeliği kabul etmeden, şeyh-şıh-hoca-derviş-evliya sıfatlarının arkasına sığınmadan, İnsanları, ümmeti olarak değil, milleti olarak arkasından sürükleyerek derin değişiklikler yaptı,

- Ümmet ve kul iken daha kolay yönetilecek halkını, vatandaşlık bilincine ve birey olma özelliklerine kavuşturarak, derin değişiklikler yaptı milletinin hayatında.

- Bu dev adam, 300 yıldır ihmal edilmiş, cehalete terk ve teslim edilmiş Anadolu bozkırından büyük bir vaha yarattı.

- Bütün bunları okuyup-üfleyerek, dini siyasete alet ederek, yüzyıllardır olageldiği gibi gücünü arttırabilmek için sırtını din adamlarına dayayarak yapmadı...

ÜLKEMİN UMUDU, YAŞLANACAĞIM GÜNLERİN SİGORTASI OLAN GENÇLER; SİZ İSTANBUL LİSELİLER BUNLARI MUTLAKA BİLMELİSİNİZ...
UNUTMAMALISINIZ. BİLGİ SAHİBİ OLMADAN, FİKİR SAHİBİ OLUNMAZ...

Bu görüş ve anlayışla;

İyi düşünen ve düşündüklerini uygulayan, Hiçbir kurum, kişi ya da cemaatin size ve düşüncelerinize hükmedemediği, Özgürlüğün bedelini çok ağır ödemiş bir milletin mensubu olarak, özgürlüğün değerini iyi bilen, Hiçbir bedel karşılığında düşüncelerini ve kimliğini satılığa çıkarmayan, Bilgilerini şu veya bu türlü dogmalardan değil, bilimden kaynaklandıran bireyler olacağınıza inanıyorum. GÜL YAYLA